Sendikamıza Üye ol
Cumartesi, Mayıs 17, 2025
Belediye İş Sendikası
  • Ana Sayfa
  • Sendikamız
    • Hakkımızda
    • Genel Yönetim Kurulu
    • Genel Denetleme Kurulu
    • Genel Disiplin Kurulu
  • Şubelerimiz
  • Birimler
    • Örgütlenme
    • Toplu Sözleşme
    • Eğitim ve Basın Yayın
    • Uluslararası İlişkiler
  • Tesislerimiz
    • Konukevi
    • Grand Belish Hotel
  • Basın Kiti
  • İletişim
No Result
View All Result
Belediye İş Sendikası
  • Ana Sayfa
  • Sendikamız
    • Hakkımızda
    • Genel Yönetim Kurulu
    • Genel Denetleme Kurulu
    • Genel Disiplin Kurulu
  • Şubelerimiz
  • Birimler
    • Örgütlenme
    • Toplu Sözleşme
    • Eğitim ve Basın Yayın
    • Uluslararası İlişkiler
  • Tesislerimiz
    • Konukevi
    • Grand Belish Hotel
  • Basın Kiti
  • İletişim
Belediye İş Sendikası
No Result
View All Result
Ana Sayfa Genel

Basından – Cumhuriyet Gazetesi – Prof. Dr. Erinç Yeldan – Hangi ‘yapısal reformlar’?

3 Nisan 2019
A A

Yerel seçimler geride kaldı. Piyasaların beklentisi bundan böyle en az 4 sene boyunca “seçim yarışının söz konusu olmadığı bir Türkiye’de yapısal reformların artık uygulanmaya konulacağı” umuduyla çalkalanıyor. “Yapısal reform gerekliliği” iktisat gündemimizde neredeyse ilahi bir kutsanma yükümlülüğüne dönüştürülmüş durumda. Bu hafta söz konusu kavramı içerdiği mistik algılardan arındırarak tartışmaya çalışacağım.

Konu son derece geniş ve kapsamlı. Bu köşenin boyutlarının ise sınırlı olduğu gerçeğinden hareketle aşağıda vurgulayacağım öneriler demetinin kaçınılmaz olarak “genel ve soyut” düzeyde kalacağının farkındayım. Bunun için başından özür diliyorum. Diğer yandan da kapitalizmi idare etmek gibi bir niyetim, iddiam, ya da yükümlülüğümün olmadığını da okurlarımın takdirine bırakmak arzusundayım.

Her şeyden önce, Türkiye’de hukukun üstünlüğünü sağlayacak, emekçilerin yaşam koşullarını iyileştirecek ve çoğunlukla piyasa sistemine müdahale ve düzenleme gerektiren “yapısal dönüşümler” ile İstanbul finans burjuvazisinin taleplerini birbirine karıştırmamamız gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye için olmazsa olmaz ilk adımlar

Söz konusu yapısal dönüşümün Türkiye için “olmazsa olmaz” ön koşulları hukukun üstünlüğü ve liyakata dayalı bir yönetim sisteminin kurgulanması ve insan haklarına, özgür düşünceye saygılı, çağdaş ve katılımcı demokrasi kurumlarının özgürce çalışmalarının sağlanmasıdır. Eğitimde tek tip, ezbere dayalı, sorgulamadan sadece itaat etmeyi hedefleyen İslamcılaştırmaya dayalı öğretimin önüne geçilmeli; eğitim sistemimiz hür, bilimsel şüpheci, sorgulayan ve analitik düşünce ile donatılmış, yaratıcı nesiller yetiştirmeye odaklanmalıdır.
Ekonomik düzlemde ise toplumsal adaleti geliştirecek bir vergi düzenlemesi ön koşul olmalıdır. Toplumsal çürümüşlüğün ve ahlaksız büyümenin ana bileşeni olarak çalışan “vergi ve/veya imar affı” gibi düzenlemeler yasadışı ilan edilmelidir. Buradan hareketle, kamu maliyesini güçlendirmenin yanı sıra haksız nitelikli kazançların adaletli bir biçimde vergilendirilmesine dönük olarak imar rantları vergilendirilmelidir.

Türkiye benzeri gelişmekte olan yükselen piyasa ekonomileri için uluslararası yeni-iş bölümünde üstlenilen görev, her ne pahasına olursa ihracatın artırılması ve bu nedenle de uluslararası rekabet gücünün yükseltilmesi önceliğidir. Bu da ücretlerin baskı altında tutulmasını ve ihracatçı sektörlerde emek veriminin yükseltilmesini sağlayacak -çoğunlukla ithal teknolojiye ve pazarlama tekniklerine dayalı dışa bağımlı- bir üretim desenini gerekli kılmaktadır. Buna karşılık olarak, emekçileri ve uğradıkları ekonomik şiddet altında sosyal dışlanmaya uğrayan kır ve kent yoksullarını da kucaklayarak genişleyen bir iç pazarın avantajlarından yararlanmak öncelikli olarak gündeme getirilmelidir. Bunların ötesinde, her ne pahasına olursa olsun sanayileşmenin yarattığı çevre tahribatı ve ekolojik felakete götürecek olan hiper-tüketime dayalı üretim anlayışı terk edilmeli; gelecek nesillere sağlıklı, temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmak önceliğimiz olmalıdır.

Bu tür alternatif bir modelde uluslararası rekabet gücünü artırmak için ücretleri ve maliyetleri aşağıya çekme saplantısının yerini, iç pazarda istihdamı ve iç talebi koruyan, üretkenlik kazanımlarını emeğin gelirlerine yansıtan bir sanayileşme ve üretim modeli benimsenmelidir. Bu modelin ana itici gücü kamu girişimciliğine ve kamu yatırımlarına dayanmak üzere yeniden kurgulanabilir.

İnsan onuruna yakışır iş

İşgücü piyasalarında enformalleştirmeyi özendiren taşeronlaştırıcı (alt-işveren tipi) uygulamalar titizlikle izlenmeli, ILO belgelerinde tanımlanan “insan onuruna yakışır iş” kavramı ana kıstas olmalıdır. Hipersömürüyü olanaklı kılan cinsiyet ve etnik ayrımcılığa ve her türlü sosyal dışlanmaya yol açan enformal istihdam biçimleri reddedilmelidir. İşsizlik ve cinsiyet, etnik köken ve bölgesel eşitsizlik biçimleriyle mücadele tüm makro birimlerin önceliği olarak kurgulanmalıdır.
Sermaye çevrelerince sürdürülen ve emeğin kazanımlarını yok etmeyi amaçlayan, kıdem tazminatının kaldırılması, fona devredilmesi ve/veya en azından işlevsiz hale getirilmesine yönelik talepler ise reddedilmelidir.

Küresel düzeyde finansal istikrarın sağlanması

İktisat ile ilgilenen hemen bütün sosyal bilimcilerin ortak görüşü, 2007/08 küresel kriziyle tetiklenen ve “büyük durgunluğa” dönüşen küresel kriz dalgalarının ana nedeninin dünya finans piyasalarında yaşanan sürdürülemez şişkinleşme (aşırı değerlenme) ve borçlanma temposu olduğu konusunda birleşmektedir. Önceleri dot. com, daha sonra tüketici ve konut kredileri aracılığıyla sürdürülen finansal şişkinlik, 2007’de artık sürdürülemeyerek patlamıştır. Sermayenin finansal rant oyunlarından kurguladığı hayali kârlar, reel ekonominin gerçekleriyle bağdaşmaz niteliktedir. Dolayısıyla “çözüm”, öncelikle çarpık küreselleşme dalgasının üzerine inşa edildiği kırılgan finansal yapının reel ekonomik sektörlerle olan ilişkilerinin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması ve “tıklama kapitalizminin” (capitalism on tick) hayali değerlere dayalı köpük ekonomisinin dizginlenmesinden geçmektedir.

Bu anlamda, başta BDDK, SPK ve Merkez Bankası olmak üzere, finans sermayesinin ve rantiyer grupların taleplerine ve “finansal sistemin sağlığı her şeyden öncedir” şantajına karşı duracak, finansal istikrarı sağlamlaştırıcı bir kurumsal üstyapı oluşturulmalıdır. Ticari bankalar ile yatırım bankaları birbirinden ayrılmalı; kooperatif bankacılığı, kamu bankacılığı ve kâr amacı gütmeyen almaşık örgütlenme biçimleri özendirilmelidir.

Merkez Bankası’nın kendisini sadece fiyat istikrarı hedefiyle sınırlaması yerine, döviz kurundaki oynaklığı ve belirsizliği azaltacak ve reel düzeyini koruyacak bir “reel döviz kuru hedeflemesi” para politikası özendirilebilir. Daha genel anlamda, tüm finansal varlıkların fiyatlarını bir arada gözeten bir “finansal istikrar hedeflemesi” kavramı geliştirilebilir. Bu bağlamda, finansal sistemin hiper-akışkanlığını ve tahrip edici spekülatif öğelerini dizginleyecek bir finansal işlem vergisi düşünülebilir.

Yönetişim ve demokrasi

Burada sıralanan “yapısal dönüşüm” önerilerinin nihayetinde “sistem-içi” olduğu ve sistemden kalıcı bir kopuş önerisiyle birleştirilmedikçe gerçekçi ve kalıcı olamayacağı ve bu haliyle de bu çabaların anlam ifade etmediği öne sürülebilir. Bu tespit kuşkusuz doğrudur. Nitekim, küresel ekonominin mevcut koşullarında kapitalizmin “sistem- içi” herhangi bir dönüşüm önerisine dahi tahammülü kalmamış durumdadır. Örneğin, “hukukun üstünlüğü” veya “katılımcı demokratik kurumlar” gibi kavramlar artık gerek yerel, gerekse uluslararası sermaye çevrelerinin stratejik kararlarına ayak bağı olarak görülmekte ve köhnemiş bürokratik engeller biçiminde nitelendirilmektedir.

Demokrasi kurumları artık yerlerini “akil insanlardan oluşturulan üst kurullar”, “uluslararası tahkim mevzuatı” ve adına “yönetişimci etkin devlet” denilen, demokratik denetimden uzak, güçler ayrılığı ilkesini reddeden teknokratik yönetim yapılarına terk etmektedir. Dolayısıyla, yukarıda ana başlıklarla özetlemeye çalışılan yapısal dönüşüm önerilerinin, aslında mevcut kapitalist sistemin çaresizliğini gözler önüne sermek ve iç çelişkilerini belgelemek gözüyle de okumanın doğru olacağını düşünmekteyim.

***

Son söz olarak, Korkut Boratav hoca yıllar önce, 4 Mayıs 2005 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki bir yazısında, şu sözleri bizlerle paylaşmaktaydı: “Adım adım ‘aykırı’ düşünmeye yönelmemiz gerekiyor. Önce, bugünün egemen düşünce biçiminin sınırlarını; giderek kurulu düzenin parametrelerini de zorlayarak…”

Aykırı düşünmeye hazır mıyız?

03.04.2019

Print Friendly, PDF & Email
Tags: basındanerinç yeldan

İlgili Haberler

Basından – Cumhuriyet Gazetesi – 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma Katliamı davasında karar açıklandı

Basından – Cumhuriyet Gazetesi – 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma Katliamı davasında karar açıklandı

16 Haziran 2021

7 yıl önce Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen maden katliamıyla ilgili Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi, 4 sanık için kararını verdi....

Basından – Evrensel Gazetesi – Dr. Murat Özveri -Sendikasızlaştırma süreçleri ve avukatlar

Basından – Evrensel Gazetesi – Dr. Murat Özveri -Sendikasızlaştırma süreçleri ve avukatlar

17 Şubat 2021

Türkiye’de işverenler, işçilerin sendika haklarının var olduğu gerçeğini içselleştirememişlerdir. Her işveren işçilerin sendika üyesi olmalarını engellemeyi kendisinde bir hak olarak...

Basından – Sözcü Gazetesi – İşçinin Parası İşverene Aktı

Basından – Sözcü Gazetesi – İşçinin Parası İşverene Aktı

13 Ocak 2021

Mehtap ÖZCAN ERTÜRK İşsizlik fonu işçiden çok işverene yaradı. Ücretsiz izne çıkarılan milyonlarca çalışana aylık 1.170 lira olmak üzere aktarılan...

Basından – Cumhuriyet Gazetesi – Türk-İş, TÜİK’i bir işçinin aylık gıda harcama tutarını açıklamaya çağırdı

Basından – Cumhuriyet Gazetesi – Türk-İş, TÜİK’i bir işçinin aylık gıda harcama tutarını açıklamaya çağırdı

14 Aralık 2020

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, yeni yılda geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında ikinci toplantısını yarın yapacak. Türk-İş Genel Başkanı...

Basından – Sözcü Gazetesi – İşçinin Parası İşverene Aktı

Basından – Sözcü Gazetesi – Emeklilik Zorlaşıyor İşten Atma Kolaylaşıyor

6 Kasım 2020

Yeni Ekonomi Programı’nın (YEP) satır arasında çalışana darbe var. Önceki gün açıklanan YEP’e göre 25 yaş altı gençlerin emekliliği zora...

Sendikamızdan

BAŞKANDAN…
Sendikamızdan

BAŞKANDAN…

10 Ocak 2022
Şubelerimiz
Sendikamızdan

Şubelerimiz

9 Ocak 2022
Nasıl Üye Olurum?
Sendikamızdan

Nasıl Üye Olurum?

8 Ocak 2022
Belediye İş Sendikası

Belediye İş Sendikası © 2022

Hızlı Erişim

  • Ana Sayfa
  • Hakkında
  • Yayınlar
  • Belgeler
  • Bize Ulaşın
  • WEB MAİL GİRİŞ

Sosyal Medya

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Sendikamız
    • Hakkımızda
    • Genel Yönetim Kurulu
    • Genel Denetleme Kurulu
    • Genel Disiplin Kurulu
  • Şubelerimiz
  • Birimler
    • Örgütlenme
    • Toplu Sözleşme
    • Eğitim ve Basın Yayın
    • Uluslararası İlişkiler
  • Tesislerimiz
    • Konukevi
    • Grand Belish Hotel
  • Basın Kiti
  • İletişim

Belediye İş Sendikası © 2022