23 Haziran 2019 yerel seçimlerinin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde birçok işyerinde emekçilerin sendika tercihi Belediye-İş oldu.
Sendikamız da yasal çoğunluğu fazlasıyla sağladığı İstanbul Büyükşehir ile İSTON ve İSBAK şirketlerinde Kanuna ve uygulamalara dayanarak 4 Kasım 2019’da Yetki Tespiti için Bakanlığa başvurdu.
23 Haziran seçimleri öncesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve şirketlerinde baskıyla üye kaydeden Hizmet-İş ve yandaşları, özgür demokratik bir ortamda işçinin özgür iradesiyle Belediye-İş’i tercih etmesini hazmedemedi.
“Burayı 20 yıldır biz yönetiyoruz, her ne pahasına olursa olsun vermeyeceğiz”, diyen; işçinin sendika seçme tercihini içine sindiremeyen ve demokrasiden nasibini almamış bu anlayış ile onun uzantıları; yandaşlarını kurtarmak için devreye girdi.
Normal şartlarda iki üç haftada verilen, ancak yerel seçim öncesi yandaş Hizmet-İş’e 3 ila 9 gün arasında verilen yetki tespitleri, sendika üyeliklerine ilişkin kayıtlar e-Devlet sisteminde olmasına rağmen 11 ay boyunca sendikamıza verilmedi. Binlerce emekçinin, toplu sözleşme hakkı fiilen gasp edildi. Bakanlık 11 ay boyunca haksızca, keyfi bir biçimde yetki tespiti kararını vermedi. 11 ayın ardından Bakanlık, Kanunun emredici hükümlerine, uygulamalarına aykırı bir şekilde yıllardır tek tek yetki verdiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İETT ve 5 şirketi, sırf yandaş Hizmet-İş’in yetkiyi almasını sağlamak için, hukuk dışı bir şekilde tek işyeri olarak değerlendirip tek yetkide birleştirdi.
İstanbul Büyükşehir yönetimi, işkolundaki diğer sendika ve sendikamız Belediye-İş, hukuksuzluğa karşı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu hukuk dışı kararının iptali için karara itiraz etti.
İtirazı değerlendiren, davayı gören Mahkeme, İstanbul Büyükşehir yönetiminin ve sendikaların hukuk ve adalet arayışını, Kanunun emredici ve kamu düzenine ilişkin hükümleri görmezden gelerek itirazları reddetti.
Bu karar, Kanun koyucunun (TBMM) açık iradesine, Kanuna, yerleşik Yargıtay Kararlarına ve Bakanlığın kendi yerleşik uygulamalarına açıkça aykırıdır, hukuk dışıdır.
Bu karar, aynı işletme içinde yer alması hukuken imkânsız olan üç farklı hukuki statüdeki, yedi farklı işletmeyi, kanuna aykırı şekilde bir araya toplayarak yetki tespiti verdiği için hukuk dışıdır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kamu Kurumu vasfına haiz, idari ve mali özerkliğe sahip bir kamu tüzel kişisidir.
İSPARK A.Ş, İSTON A.Ş., İSFALT A.Ş., İSBAK A.Ş. ve KÜLTÜR A.Ş. belediye şirketi olup, her birisinin ayrı TÜZEL KİŞİLİĞİ olup, tamamı hukuken ÖZEL HUKUK TÜZEL KİŞİSİDİR.
İETT ise diğerlerinden tamamen farklı hukuki özelliği ve ayrı tüzel kişiliği olan, Kanunla Kurulan bir Bağlı kuruluştur. Mahkeme, verdiği Kanuna aykırı kararla her birisi ayrı işletme olan üç ayrı hukuki yapıyı (7 farklı işletmeyi ) aynı potada eritmeye çalışmıştır.
Mahkemeler, hukuka ve kanuna uygun karar vermekle yükümlüdür.
Bu karar açık ve net bir şekilde, Kanun koyucunun açık iradesine ve kanuna açıkça aykırıdır.
Bu kararla bir kez daha emekçi halkın adalet saraylarına değil, adil mahkemelere ihtiyacı olduğu ortaya çıkmıştır.
Anayasa ve yasalara uyulması tüm makamların meşruiyetini sağlar. Tüm vatandaşların yegane güvencesi Anayasa ve Yasalardır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. Maddesi açıktır. Türkiye Cumhuriyeti, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
GECENİN EN KARANLIK ANI, ŞAFAK SÖKMEDEN AZ ÖNCEKİ ANDIR.
Bu kanuna aykırı karar karşısında sendikamız Belediye-İş’in duruşu nettir. Biz alınterinin emeğin değerini bilen, emekçi ahlakıyla, alınteriyle çalışan emekçilerden güç alan bir sendikayız.
İşçilerin özgür iradeleriyle oluşturulan, “anamızın ak sütü kadar helal olan” yetkimizi, hiç kimse elimizden alamayacaktır.
Emeğimize ve alınterimize sahip çıkacağız.
İşçinin iradesine ipotek koymaya çalışanlara karşı, hukuksal mücadele başta olmak üzere her düzeyde mücadeleyi, yılmadan usanmadan vermek Belediye-İş’in öncelikli görevi olacaktır.
Vereceğimiz HUKUKSAL mücadeleyle, Kanuna, Hukuka vicdanlara uygun bir sonuç alacağımıza güvenimiz tamdır.
Saygılarımızla.