İZDOĞA, İZULAŞ ve İZBETON’da işten atılan üyelerimiz İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a seslendiler: “HAKSIZ HUKUKSUZ KARARDAN GERİ DÖNÜN, İŞİMİZİ GERİ İSTİYORUZ…”
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZDOĞA, İZULAŞ ve İZBETON şirketlerinde haksız hukuksuz bir şekilde işten çıkarılan üyelerimiz ve aileleri, İzmir’deki diğer işyerlerinde çalışan üyelerimiz, temsilcilerimiz, şube başkan ve yöneticileri ile birlikte haklı taleplerini haykırmak ve İzmir Büyükşehir’de yaşanan mağduriyetin en kısa sürede giderilmesi için İzmir Şubeler Binamızdan belediyenin Egemenlik binasına yürüyüş düzenlediler.
Üyelerimiz, normal şartlarda geçtiğimiz hafta yapılması gereken yürüyüşü, İzmir’i kasıp kavuran yangınlardan etkilenen vatandaşlarımızla ve yardım ekipleriyle dayanışmada bulunmak için ertelemişlerdi.
İzmir Şubeler Binamızdan başlayan yürüyüş sırasında üyelerimiz ve onlara destek için korteje katılan aileleri sık sık “Yaşasın örgütlü mücadelemiz” “İşimizi geri istiyoruz” “Direne direne kazanacağız” “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganlarını attılar.
Kortej, Egemenlik Evi’ne ulaştığında sloganların, alkışların ve ıslıkların dozu da arttı. Üyelerimiz, aşırı sıcağa rağmen hak, hukuk ve ekmek mücadelesi yaptıkları bugünde bir an olsun susmadılar. Sloganların ardından, yapılan basın açıklamasıyla işten atılmalara son verilmesi ve işten atılan üyelerimizin bir an önce işlerine geri başlatılması talebimiz bir kez daha güçlü bir şekilde vurgulandı. Basın açıklamasını sendikamız İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Savaş Atalay yaptı.
Basın açıklamasında şu noktalara değinildi: “Nasıl cuma günü adliyedeydik, haksızlığa karşı durduk, bugün de buradayız. 360 arkadaşımız haksız yere işten atıldı. Bakın bir gerekçe de yok. Tehditler var. Çoluk çocuklarımızın rızkından feragat etmemizi istiyorlar. ‘Ya bunu vereceksin ya işçiyi atacağım’ diyor. Toplu sözleşme Anayasal bir haktır. Bundan vazgeçin demek, bunun üzerinden emekçileri işiyle aşıyla tehdit etmek ne hukukidir, ne ahlakidir ne de vicdanidir. Biz bundan sonraki süreçte bütün arkadaşlarımız dönene kadar mücadele edeceğiz.”
“Sayın Başkan’ın 31 Mart seçimlerinden önce bitirmişler dedikleri sözleşme, kendi talimatları ile bitti. Tugay sözleşme döneminde bizi aradı, ‘Bu işi bitirin, bana zarar veriyorsunuz’ dedi. Yıllık enflasyonla sözleşmeyi bitirdik. Biz çakma enflasyonla bu sözleşmeyi bitirdik. Bugün arkadaşlarımızın aldığı ücret 55 bin ila 65 bin TL arasındadır. Başkan, ‘Eylül’de maaşlar 132 bin TL olacak’ diyor, biz de diyoruz ki madem böyle bir rakam var o zaman 90 bine indirelim. Eylül’de yapılacak o zammı da almayalım. Sayın Başkan, eğer söylediklerin doğruysa, İzmir kamuoyunun ve basının önünde imzalayalım.”
“Bakın tekrar söylüyorum, bu bir grev değil. 360 arkadaşımız işinden, ekmeğinden oldu. Burada İzmir halkı gerçeği biliyor ve bilmeye de devam edecek. Bütün emekçi halkların olduğu gibi İzmir halkı da çağdaştır. Hiçbir zaman ezenlerin, haksızlık hukuksuzluk yapanların yanında olmamıştır. Haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayanların, ezilenlerin yanında durmuştur. Burada da ezilenlerin, haksızlığa hukuksuzluğa uğrayanların yanındadır.”
“İzmir’de sadece ormanlarımızın değil, hukuksuz işten atılmalarla işçilerimizin ciğeri yanıyor. Demokrasimizin beşiği İzmir’de en büyük emekçi kıyımına karşı durmak için meydanlardayız. Ezici çoğunluğu sosyal demokrat anlayışla oy veren, meydanlara çıkan emekçiler bu kez kendilerini açlığa mahkûm edenlere karşı meydanlara çıktı. İZDOĞA, İZBETON ve İZULAŞ’ta çalışan 360 emekçi işten atıldı. Tugay Başkan, kendi bilgisi, işveren sendikasının onayıyla imzalanan TİS’ten vazgeçilmesini dayatıyor, aksi takdirde bin 30 kişiyi işten atacağım diyor. Dile kolay, bu insanların bir yaşamı, bir hikayesi var, çocuğu olan, hamile olan, ailesine bakan, kadın sığınma evinden çıkıp alın teri döken emekçiler var. Kanal işçisinden, yaz kış direksiyon sallayan yüzlerce emekçiden bahsediyoruz. Cemil Başkan sadece emekçileri değil, onların ailelerini de yok ediyor. Açıklama yok, neden yok, niçin yok. Sadece işten atılan emekçiler ne yaptı? Yüz kızartıcı bir suç mu işlediler?”
“Yüzlerce emekçiyi işten çıkartıp belediyeye 2 bin 500’e yakın işçi alındı. Bu bir şantajdır. Bu yapılanın adı ya işinizden ya aşınızdan vazgeçin demektir. Bu yapılanın adı sizi yoksulluğa mahkûm ederim, en büyük emekçi katliamını ben yaparım demektir. Yılmayacağız. Arkadaşlar yılmayacağız. Cemil Başkan emekçilere diz çöktürmek, her gün 50 emekçi atarak onların kul köle haline getirmeye çalışıyor. Cemil Başkan en düşük işçi maaşı 132 bin TL oluyor diyerek halka yalan söylüyor. Yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor. Yalanlarla, algı oyunlarıyla işçiye baskı yaparak işçiyi kışkırtmaya devam ediyorlar. İzmir halkı emekçidir, emekten yanadır”.
Atalay basın açıklamasına şöyle devam etti: “Başkan, ‘gücüm emekçilere yeter’ diyorsa yanılıyor. Sendikayı suçluyor. Eğer ortada bir suç varsa o suç bu yoksullukta, hayat pahalılığında yerel seçim öncesi Tugay’ın bilgisiyle toplu sözleşme imzalamaktır. Ortada bir suç varsa tek suçumuz emekçilerin menfaatlerini korumaktır. Cemil Başkan’a göre sendika işçinin hakkını koruduğu için suçludur. Üstelik bunu söyleyen, sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir belediye başkanıdır. Cemil Başkan, devlette devamlılık nasıl esassa biz de attığımız imzaya sahip çıkıyoruz. Siz de temsil ettiğiniz kurumun imzasına sahip çıkın. Ama siz, geçtiğimiz bu ağır siyasi baskı döneminde birlik ve beraberlik yerine, iş barışını bozmayı tercih ettiniz” dedi.
Atalay açıklamasını, “Buradan açıkça ilan ediyoruz. Her bir arkadaşımız geri alınan kadar bu meydanları terk etmeyeceğiz. Ne emekten ne onurdan ne de arkadaşlarımızdan vazgeçeriz. Bugün buradayız, yarın yine burada olacağız. Arkadaşlarımız işlerine dönene kadar biz bu meydandan ayrılmayacağız” diyerek tamamladı.
Basın açıklaması sık sık sloganlarla ve alkışlarla kesildi. Üyelerimiz, sonuç alınıncaya ve işten atılan tüm arkadaşlarımız işlerine dönünceye kadar mücadele kararlılığını bir kez daha vurguladılar. Basın açıklamasına, TÜRK-İŞ İzmir 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak da destek verdi.