Genel Başkanımız Nihat Yurdakul:
“Öyle insanların çocuklarını ağlatmak kolay değil. Umarız 1 Temmuz’a kadar sağduyu hâkim olur ve arkadaşlarımız işe döner. Eğer bu böyle olmazsa bu İzmir ve Türkiye’ye yayılır.”
“Sorunları uzlaşarak masa başında çözme taraftarıyım. Bugün görüştük yarın da görüşürüz”
“Yıllardan beri taşeron sömürüsüne karşı mücadele verdik. Eğer Sayın Tugay bunları taşeronun önünü açmak için yapıyorsa söylenecek çok şey var.”
Genel Başkanımız Nihat Yurdakul, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki haksız işten çıkarmalara ilişkin Sendikamız İzmir Şubeler binasında bir basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısına “İşinden, ekmeğinden olan çocukları, ailesi için gözyaşı döken arkadaşlara geçmiş olsun” diyerek Başlayan Genel Başkanımız, “İşçi sınıfının emekten gelen gücünü birleştirerek böyle olayların ülkemizin hiçbir köşesinde yaşanmaması için uğraşırız” dedi.
Genel Başkanımız, bugün sabah İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cemil Tugay ile bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirterek, “Bu görüşme, bizim veya işverenin isteğiyle olmadı. Aracılar aracılığıyla oldu. Biz bir emek örgütüyüz tabii ki görüşüz. Sayın Başkan ile de herkesle de görüşürüz. Bugün görüştük, yarın yine görüşürüz. Bizde küskünlük, dargınlık olmaz. Belediyeyi yönetenler, İzmir’i yönetenler ve çalışanlar var. Biz bu kentin ihtiyaçlarını yerine getirenleriz. Bizim bir hatamız olursa, düzeltmek için de elimizden geleni yaparız” diye konuştu.
Genel Başkanımız, konuşmasında şunları kaydetti:
“Basında sosyal medyada yazılanlar, paylaşılanlar doğru değil. Arkadaşlarımız haksız rakamlarla, haksız söylemlerle İzmir halkının, halkımızın önüne atılıyor. Sayın Başkan, sözleşme için hep seçimden öncesine vurgu yapıyor. Buradan başlayayım. Bu toplu sözleşmenin yetkisi, bize 5 Aralık’ta gelmiş. Bunun yasal süresi var. Ya 60 gün içinde bitirirsin ya da arabulucuya gidersin. İki aylık süre de grev süresidir.
Biz toplu sözleşmenin üç saatte bitmesini isteriz ama dört ayda bitirilemedi. Masa dağıldı. Ben geçmiş yönetimi savunmuyorum, sadece doğruyu savunuyorum. O zaman, bizi ‘seçim mi kaybettirmek istiyorlar’ diye itham ettiler. Biz seçimi asla bir fırsatçılık olarak değerlendirmeyiz, bunu da ayıp olarak görürüz. Ama yapılması gereken bir şey var ya toplu sözleşmeyi bitireceğiz ya greve çıkacağız ya da yetkiyi düşüreceğiz. Yetkiyi düşürmek temsil ettiğin kitleye ihanettir. Hiçbir sendika greve çıkmak istemez. Grev ölüm kalım meselesidir, en iyi sözleşme masada biten sözleşmedir. O dönemin Genel Sekreteri Barış Bey ve işveren sendikası SODEMSEN devreye girdi. Başkanın bilgisi dahilinde sözleşme bitti. Ne yapacaktık biz?
Başkan sürekli önceki dönemi vurguluyor. Hadi bir başka siyasi partinin belediye başkanı olsa yine bir şey demeyeceğiz. Siz aynı partinin belediye başkanısınız. Sürekli geçmiş dönem vurgusu yapılıyor. Sizin kendi aranızdaki anlaşmazlıklar yüzünden neden işçiyi cezalandırıyorsunuz ki?
Bir hafta önce siz de Karşıyaka Belediye Başkanı idiniz. Siz de bir hafta önce bitirdiniz. Siz neden bırakmadınız? Böyle suçlama mı yapılır. Büyükşehir’de de doğrusu buydu. Karşıyaka’da doğrusu buydu da Büyükşehir’de eğri mi oldu. İşe devam primi ve teşvik primi deniliyor. Bunlar iyi niyetle konulmuş maddeler. Bunlar bir hafta önce TİS’e girmiş maddeler değil bu iki madde 2005 yılından beri var. Bunlar hep kanıtlı. Ben bir emekçiyim. Arkadaşlarımız emekçi. Emekçi haksızlığa uğrayanın yanında olur. Yalan yanlış şey söylemez. Ailelerine, evine ekmek götüren arkadaşların ekmeğine sahip çıkıyoruz. Başkan’ın ailesi çok kıymetli ama bizim ailemiz ve çocuklarımız da çok kıymetli.”
“SEÇİMDEN SONRA KAÇ KİŞİYİ İŞE ALDIĞINIZI PAYLAŞIN”
Genel Başkanımız, sendikamız üyelerinin aldığı maaşlarla ilgili basında çıkan rakamların gerçeği yansıtmadığını belirterek, şu görüşleri paylaştı:
“Belediye-İş üyesi işçiler en az 80 bin lira ücret alıyor deniliyor. Bugün de tekrarladık. Öyle değil. Maaşlar 55-65 bin lira arası. Bordrolar belediye tarafından gönderilen bordrolar. En düşük maaşlar burada. 80 bin lira nerede kardeşim? Yasal kesinti konulduğunda bile 80 bin lira olmuyor. Biz zaten her yerde çalışan üzerindeki vergi adaletsizliği için savaşıyoruz. Bunu zaten eleştiriyoruz. Eylül ayındaki artışta 130 bin lirayı bulacağını söylüyorlar. Bizim aylık artışımız 6 aylık çakma enflasyon. Nasıl hesapladınız bunu da 130 bine çıktı. Ben 15’in üzerine cebimden koyacağım arkadaşlara vereceğim. Eylül ayındaki artışa 5 de ben ekleyeceğim. 130’dan düşeceğim. Protokolü de ben yapacağım. Ankara’da da söyledim. Konuşmuşlar ancak kabul etmemiş.”
“Biz kent yaşamı için hizmet veren insanlarınız. Çalışmayanın arkasında zaten durmayız. Çalışmayanın arkasında birileri var diye dokunmuyorsunuz. Emek veren insandan ne istiyoruz” diyen Genel Başkanımız, işten çıkarılma tebligatı alan herkesin yasal yollara başvuracağını ve her zaman Belediye-İş sendikasının üyelerinin arkasında duracağını söyledi. Genel Başkanımız, “Yasal yollara başvurulunca, dünya kadar yük gelecek belediyeye. Bunlar mahkemeden dönecek. İşe başlat ya da başlatmazsan devasa bir ödeme çıkacak. Dokuzuncu ayda altı aylık enflasyon ne bunların yanında” dedi.
“UZLAŞARAK ÇÖZME TARAFTARIYIM”
Tüm sorunları uzlaşarak çözme taraftarı olduğunu vurgulayan Genel Başkanımız, şunları söyledi:
“Bunu masa başında uzlaşarak çözmek isterdim. Protokoller çalışan lehine yapılır. Aleyhine olmaz. Müzakere istiyorsan 6 ay sonra yetkisi gelecek sözleşme için. Yetki geldiğinde müzakere masasında konuşuruz. Orası müzakere masası. Arkadaşlarımızı ailelerini aç bırakmakla tehdit edip bize diz çöktürmeye çalışırsanız biz diz çökmeyiz. Bu arkadaşlarımızı neden işten attınız? Gerekirse bordroları İzmir halkına dağıtacağız. Öyle konuşmak mesele değil. Bir adım geri atan namerttir. Ölmemek için sokağa çıkma mecburiyetinde bıraktılar bizi. 1 Temmuz’da Egemenlik Binası önündeyiz. Bizi buna zorladılar. 1 Temmuz’a kadar umarız bu haksız işten atmalar durdurulur. Yoksa İzmir ve Türkiye’ye yayılacak. Türkiye’deki iller ve ilçeler de dahil olacak. Biz kendimiz için hiçbir şey istemiyoruz ancak çocuklarımızın lokmasına bir saldırı olursa hiçbir şeyi düşünmeyiz”
“TAŞERON HAMLESİ OLURSA MÜCADELE EDERİZ”
Genel Başkanımız, yıllardan bu yana taşeron sömürüsüne karşı mücadele verildiğini belirterek, şu görüşleri ifade etti:
“Bu konuda yüzlerce binlerce dava açtık. Taşeronu yaygınlaştıranlar ekonomik rantı yediler ve sonunda kadro vererek siyasi rantı da yediler. Biz taşerona en baştan beri karşıyız. Eğer burası emekten yana bir belediyeyse, başkan taşeronun önünü açmak için işçi çıkartıyorsa söylenecek çok şey vardır. Biz başkana, ‘tehlikeli bir kapıyı açtığını’ söyledik. Zaten aylar sonra TİS bitiyor ve yeni TİS yapılacak. Benim bu TİS’ten vazgeçme hakkım yok.
CHP Genel Merkezi ile döndükten sonra görüşeceğim. Biz başkana baskı yapma yolunu doğru bulmadık. Başkanın yakınında ona doğruyu söyleyecek birileri yok, hatta en yakınında onu bu işe teşvik edenler var.”
Genel Başkanımız, “Sayın Başkan’ın bir konuşması var. Bankamatik çalışanı var dedi diyor. Ben bu kelimeyi kullanmam ve doğru bulmam. Ben “çalışmayan varsa tespit et, işveren sensin. Kimseye haksızlık yapmadan, çalışanı sömürüyorsa, ben onu savunmam” dedim. Yine aynı yerdeyim. Alınterini savunuyorum, alınteri dökmeyeni değil” diye konuştu.
