Bugün 17 Ağustos… Kocaeli, Gölcük, Düzce, Sakarya, İstanbul ve Yalova’yı yıkıp geçen, 17 bin 480 insanımızı canından eden, binlerce kişiyi yaralayan, onlarca kişiyi evinden yurdundan eden 7,4 büyüklüğündeki büyük Marmara depreminin yıldönümü.
“Doğa olaylarını değil ama afeti önlemenin mümkün olduğu” gerçeğini unutarak, acılardan ders çıkarmayarak, aklı-bilimi yok sayarak geçen yıllarda ne yazık ki ülkemizin afetlerin üssü haline geldiğini görüyoruz. Bunun nedeni insanı değil rantı önemseyen, bilimsel gerçeklerle uyuşmayan, doğayı hiçe sayan şehirler, yapılar, yollardır. Ülkemizi depremler, seller, yangınların afet alanı haline getiren yarını düşünmeyen politikalardır. Bugün bu anlayışımızı değiştirmezsek yarın yaşanacakları tahmin etmek güç değil.
Büyük depremler kapımızda… Bilim insanları, 17 Ağustos sonrası yaptıkları açıklamalarla alınması gereken tedbirleri, planlamaları tek tek sıraladı. Buna karşılık siyasi iktidar 23 yılda deprem gerçeği karşısında çok yetersiz kaldı. Bu çerçevede öncelikle ve ivedilikle siyasi iktidarın bütünlüklü bir afet politikası oluşturması gerekmektedir. Bu politika çerçevesinde mevcut yapılar için güçlendirme veya yenilenme çalışmalarının hızla tamamlanması, yapı stoğunun planlı bir şekilde depreme dirençli hale getirilmesi önem taşımaktadır. Siyasi rant uğruna getirilen imar affı uygulamalarına son verilerek, bu yapılar da denetlenmelidir. Unutmamak gerekir ki deprem değil binalar öldürür! Seller değil plansız yapılaşma öldürür! Yangın değil ihmal, tedbirsizlik öldürür!
17 Ağustos’un 23. Yıldönümünde izlenilmesi gereken tek yolun bilimsel yöntemler ve bütünlüklü bir bakış olduğu gerçeğinin altını çizerek, bir kez daha 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Unutmadık, unutturmayacağız…
Belediye-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu