Genel Başkanımız Nihat Yurdakul başkanlığındaki Sendikamız Başkanlar Kurulu Toplantısına, Sendikamız Genel Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulu üyeleri, Türkiye’nin her bölgesini ve ilini temsil eden şube başkanları ve Genel Merkez personeli katıldı.
Toplantıda konuşan Genel Başkanımız, Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın bir ayı çoktan geride bıraktığını belirterek, emperyalist devletlerin çıkar çatışmasından başka bir şeye hizmet etmeyen savaşın Ulu Önder Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” ilkesinin kıymetini bir kez daha hatırlattığını ifade etti. Yurdakul, “Savaşlar, yaşlı, genç, kadın, çocuk demeden ölümlere sebep oluyor. Aileleri parçalayan, büyük acılar ve gözyaşı getiren, insanları zorunlu göçe zorlayan bu süreçten en çok emekçi halk zarar görmektedir” dedi.
Bugün Türkiye’de ekonomik ve yönetimsel olarak büyük hatalar yapıldığını, bunun sonucu halkın işsizlik, yoksulluk, güvencesizlik girdabındaki adeta köleleştirildiğini belirten Yurdakul, “Bütün bu eşitsizlikleri, haksızlıkları, hukuksuzlukları ancak ve ancak demokrasi ve adaletin sağlanmasıyla hukukun üstünlüğüyle ortadan kaldırabiliriz. Yapılan hatalar demokrasi, hukuk ve adaletin olmayışından… Demokrasi, hukuk ve adalet yoksa örgütlenmek de zor yaşamak da zor. Laiklik olmazsa demokrasi olmaz, demokrasi olmazsa adalet olmaz, demokrasi ve adalet olmazsa da ekonomik özgürlük olmaz. Bu nedenle sendikalara, sivil toplum örgütlerine düşen, demokrasi, hukuk ve adalet mücadelesini ön plana almaktır” dedi.
İşçi sınıfının ve üniversitelerin ülkeyi şekillendirecek iki temel dinamik olduğunu vurgulayan Yurdakul, “Özelleştirme adı altında bu ülkenin birikimleri yandaşlara peşkeş çekildi. Emekçi halkın temel ihtiyaçlarını üreten tesislerde, şekerde Tekel’de bunu yaşadık, gördük. Şu an üretim yok, iş yok! Çağdaş eğitim yok! Bir ülkenin gençlerinin, genç beyinlerinin bilimsel, çağdaş eğitim almasının önü kapatıldı. Bunun yerine geleceği tarikatla, karanlık fikirlerle kurmaya çalışıyorlar. Bunun ülkemizin geleceğine faydası yok. Bize hukuk lazım, adalet lazım, demokrasi lazım ve sendikaların yüksek sesle laiklik demesi lazım. Sendikaların üretim demesi, çağdaş eğitim demesi gerekiyor. Bundan çekinmemek lazım çünkü laiklik olmadan demokrasi olmuyor, olmaz” diye konuştu.
Asgari ücret
Emekçilerin enflasyon ve hayat pahalılığı girdabında çok zor günlerden geçtiğini belirten Yurdakul, “çok önemli artış”, “rekor artış” gibi ifadelerle açıklanan asgari ücretin emekçinin cebine girmeden ilk aydan eridiğini söyledi. Asgari ücretin şu an geçim ücreti olmanın uzağında olduğunu dile getiren Yurdakul, ayrıca, sendikalar iyi toplu sözleşmeler imzalasa dahi her gün üstüne koyan fiyatlarla ücretlerin eridiğini, alım gücünün kalmadığını kaydetti. Yurdakul, “Bugün asgari ücretin artırılması zorunluluktur” dedi.
“Çağdaş ve demokratik bir ülkenin anahtarı emekçilerin elinde”
Bugün Türkiye’de sendikaların, sendikal hareketin kontrol altında tutulmaya çalışıldığını söyleyen Yurdakul, şu görüşleri ifade etti:
“Türkiye’de tüccar sendikalar var; ırkı, mezhebi savunan adına sendika denilen yapılar var. Bu anlayışla emekçilerin hakkını savunmak mümkün değil. Durum bu olunca işçinin önüne arabulucu gelir. Durum bu olunca örgütlenme önüne engeller çıkar, çıkartılır. Durum bu olunca yetki süreçleri belirlenir.
Sendika kendi örgütünün, işçi sınıfının dışında hiçbir yapıdan destek almamalı. Çağdaş ve demokratik bir ülkenin anahtarı işçi sınıfında, emekçilerin elinde. Sendikaların burada öncü rol üstlenmesi için biat eden değil, ne yaptığını bilen yapılar olması gerekir. Sendikanın gücünü sadece kendi örgütünden alması gerekir. İşçi ve emekçilerin sorunlarının arttığı böylesi bir dönemde tek konfederasyon çatısı altında, işkolunda tek sendika büyük önem taşıyan bir adım olacaktır.”