ffa41
Belediye-İş Sendikası Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirisi

Başkanlar Kurulumuz 16-17 Mayıs 2013’te Ankara’da toplanarak, ülkemizi ve emekçi halkımızı ilgilendiren gelişmeleri değerlendirerek aşağıda yer alan hususların basına, kamuoyuna ve teşkilatımıza duyurulmasına karar vermiştir.

1-Başkanlar Kurulumuz geçtiğimiz günlerde Hatay Reyhanlı’da meydana gelen; masum insanlara yönelik alçak terör saldırısının faillerini şiddet ve nefretle kınamaktadır. Başkanlar Kurulumuz, bu olayın gerçek sorumlularının, kendi çıkarları için bölgeyi şekillendirmeye çalışanlar olduğuna inanmaktadır.

Kurulumuz bu terör saldırısı sonucu; hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve bütün Türkiye’ye başsağlığı ile sabır, yaralılarımıza da acil şifalar diler. Başkanlar Kurulumuz karanlık terör eylemleriyle ülkemize yön vermek isteyenlerin oyunlarının bozulmasının; ancak sağduyulu, dayanışmacı bir yaklaşımla, provokasyonlardan kaçınmakla mümkün olacağına inanmaktadır.

2- Komşumuz Suriye'de iki yıldır süren çatışmalar, artık bir iç savaşa dönüşmüştür. Emperyalist güçler, Suriye'de de bir rejim değişikliği peşindedir. Ülkeyi iç savaşa sürükleyen muhalif güçlere, emperyalist merkezler ile bölge ülkelerinden verilen destek artmaktadır. Son olarak, İsrail Suriye’ye hava saldırısı düzenlemiştir.

Hükümet, Suriye konusundaki politikalarında ne yazık ki emperyalist güçlerle aynı safta yer almaktadır.  Geçtiğimiz günlerde Hatay'ın Cilvegözü sınır kapısında gerçekleşen ve ne yazık ki 14 kişinin hayatını yitirdiği bombalı saldırı ile son olarak Reyhanlı’da 52 vatandaşımızın ölümü ve 100 vatandaşımızın yaralanmasına yol açan saldırılar, önümüzdeki süreçte provokasyonların artacağının işaretidir. Ülkemiz karanlık terör eylemleriyle, adım adım bir savaşa sürüklenmek istenmektedir.

Başkanlar Kurulumuz, ülkemizin, emperyalist güçlerin çıkarı için savaşa girmesine karşıdır.

Başkanlar Kurulumuz; Hükümetin,  duygusal, mezhep temelli, yangına körükle giden Suriye politikasını gözden geçirmesi gerektiğine inanmakta; sağduyulu, bağımsız ve bölge barışını gözeten politikalar izlemesi gerektiğine inanmaktadır.

Başkanlar Kurulumuz; Suriye ve Ortadoğu'ya barışın, Emperyalist güçlerle, NATO füzeleriyle değil, halkların özgür iradesiyle geleceğine inanmaktadır.

3- Taşeronluğu düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunun 2. maddesi, işverenlerin talepleri doğrultusunda bir çok kez değişikliğe uğramıştır. Hükümet sözcüleri tarafından “taşeron işçilere yeni haklar” iddiasıyla gündeme getirilen değişiklik önerileri de, yine işveren örgütlerinin talepleri doğrultusunda  kuralsız, güvencesiz taşeronluktan da ağır çalışma koşullarının emekçilere dayatılma girişimidir.

İş Kanunun ve ilgili yargı kararları; asıl işin bir bölümünde alt işveren verilmesinin, “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenle uzmanlık gerektiren işler” ön koşulunun aynı anda birlikte olmasıyla mümkün olduğunu onaylamıştır.  Nitekim Yargı, bu koşullar aynı anda yok ise, taşeron işçi çalıştırmayı muvazaa (hile) olarak kabul etmekte ve taşeron işçisini başından itibaren asıl işverenin işçisi saymaktadır.

Bakanlık, "alt işveren tanımı karmaşık, bunu anlaşılır hale getiriyoruz" gerekçesiyle, “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenle uzmanlık gerektiren işler” tanımını, "asıl işin teknoloji veya uzmanlık gerektiren bölümlerinde" şeklinde değiştirerek, asıl işte sınırsız bir şekilde taşeronlaştırmanın önünü açmak istemektedir.

Bakanlık, mevcut yasal durumda etkin olan İş müfettişlerinin muvazaa ve kanuna aykırılık denetimini, işverenlerin talebi üzerine kaldırarak, süreci uzun bir yargı prosedürüne bırakarak denetimi etkisizleştirmeye çalışmaktadır.

Bununla da yetinmeyen Bakanlık, mevcut yasal durumda "muvazaanın tespiti halinde işçi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılmaktadır" ibaresini, "kanuna aykırılık halinde, emsal işçi ücreti ödenecektir" ile değiştirerek, emekçilerin geçmişe dönük hak kayıplarının giderilmesini engellemek istemektedir. Böylece, kanuna karşı hile yapan işverenler ödüllendirilip,  on binlerce taşeron emekçisinin hakları ve alın teri;  kanuna karşı hile yapan işverenlere, altın tepsi içinde sunulacaktır.

Diğer yandan, "özel istihdam büroları aracılığı ile geçici iş ilişkisi kurulması"nı öngören çağdaş kölelik düzenlemesi ise başlı başına, taşeron çalışma sisteminden daha da ağır koşullar getirmektedir.

Başkanlar Kurulumuz, taşeron sistemini ortadan kaldırması gereken Hükümetin,  taşeron işçisinin sorunlarını çözme iddiası ile, taşeron işçilerinin umut ve beklentilerini istismar etmeye yönelik girişimlerini, kabul edilemez bulmakta ve bu girişimlere karşı çıkmaktadır.

Başkanlar Kurulumuz, tüm sendika ve konfederasyonları, her türlü pazarlıkçı tutumdan uzak durmaya, taşeron sisteminin kaldırılması için ortak ve kararlı bir tavır sergilemeye davet etmektedir.

4- Hükümet,emek örgütlerinin görüşünü almadan, tek taraflı ve anti demokratik bir şekilde hazırladığı Taslakla,  işçi ile  işveren arasında iş akdinden veya İş ve Sosyal Güvenlik Kanunu’ndan doğan hukuki uyuşmazlığın,  İş Mahkemelerinde değil de  “İş ve Sosyal Güvenlik Uyuşmazlıkları Hakem Heyeti”nde sonuçlanmasına yönelik bir düzenleme getirmeye çalışmaktadır.

Yargı üzerindeki iş yükü, masraf ve zaman sorunu bahane edilerek hazırlanan Taslak,  öz itibariyle; İş Mahkemelerini devre dışı bırakarak, onun yerine Hükümet tarafından atanmış, “kamu görevlileri” ve “mülki idarenin” belirleyeceği hakem kurulları aracılığı ile uyuşmazlıkların çözümünü öngörmektedir.

Taslak ile işçilerin yargı yolu kapatılarak hak arama mücadelesi sınırlandırılmakta ve sosyal hukuk devletine ağır bir darbe indirilmektedir.

Başkanlar Kurulumuz, mahkemelerin yaşadığı sorunları gidermek için; mahkemeleri yaygınlaştırmak, yargıyı güçlendirmek ve dava açmanın önündeki ekonomik engelleri kaldırmak yerine, Hükümetin bu sorunları bahane ederek emekçilerin hak arama özürlüğünü kısıtlamaya ve ortadan kaldırmaya yönelik yaklaşımını; emek karşıtı ve anti-demokratik bularak karşı çıkmaktadır.

5-Başkanlar Kurulumuz Hükümetin, Kıdem Tazminatı’nın gaspına veya zayıflatılmasına yönelik açıklama ve girişimlerini yakından takip etmektedir.

Başkanlar Kurulumuz, Kıdem Tazminatı’nın fona devredilmesi veya süresinin azaltılması gibi hiçbir geriletici düzenlemeyi asla kabul etmeyecektir. Kurulumuz, Kıdem Tazminatı’nı yok etmeye yönelik girişimler karşısında, Türk-İş Genel Kurul Kararları doğrultusunda, genel grev ve genel direniş dâhil, sonuç alınıncaya kadar meşru her yolu kullanma kararlılığını bir kez daha hatırlatır.

6-Ülkemizde giderek yaygınlaşan iş cinayetlerinin temel nedeni, yoğun sömürüye dayanan ucuz, güvencesiz, örgütsüz ve kuralsız çalışmadır.  İş cinayetlerinden birinci derece sorumlu olan yetkililer önlem almak, görevlerini yerine getirmek yerine mazeretlerin arkasına saklanmaktadır.

Başkanlar Kurulumuz, iş cinayetlerini önlemenin öncelikli yolunun sendikal örgütlenmeden geçtiğine inanmaktadır.

7- Başkanlar Kurulumuz, etnik kimliği ne olursa olsun bu topraklar üzerinde yaşayan insanlarımız için; özgür ve eşit bir geleceğin, ancak ve ancak demokrasi zemininde; barış, kardeşlik ve birlik içinde oluşturulabileceğine inanmaktadır.

Başkanlar Kurulumuz, sorunun çözümünde inisiyatifin, bölgesel  hesapları olan emperyalist güçlere bırakılmaması, çözümün Türkiye halkı ve halkın meşru temsilcilerinin iradesiyle emekçilerin birliğini öne çıkartarak, şekillendirilmesi gerektiğine inanmaktadır.

Başkanlar Kurulumuz, barışın teminatının; "al gülüm, ver gülüm" pazarlıkları ile değil; çoğulcu, özgürlükçü, eşitlikçi bir demokrasi ve bağımsız, laik bir Türkiye ile mümkün olduğuna inanmaktadır.

8- Demokrasi, işçinin, emekçinin, olmazsa olmazıdır. Demokrasinin olmadığı toplumlarda ne toplumsal barıştan, ne de iş barışından bahsedilebilir. Başkanlar Kurulumuz, Başkanlık sistemine karşıdır. Kurulumuz ülkemizin sınırları evrensel hukuk kurallarıyla çizilmiş, kurumsal işleyişleri sağlamlaştırılmış; yasama, yürütme ve yargının gerçekten bağımsız olduğu, parlamenter demokrasiye, ihtiyacı olduğu inancındadır.

9- Emekçilerin haklarına yönelik saldırıların giderek yoğunlaştığı; sorunların ağırlaşıp, tehditlerin  büyüdüğü, çalışma hayatının hızlı bir biçimde kuralsızlığa, güvencesizliğe sürüklendiği, grev kararlarının alındığı, birlik ve dayanışmaya, Türk-İş gibi bir kuruma en çok ihtiyaç duyulan böyle bir dönemde, Türk-İş'i yönetenler yıllardır ısrarla sürdürdüğü teslimiyetçi, anti-demokratik, sınıfsal bakıştan uzak politikalarla Türk-İş'i etkisizleştirmiş ve yıpratmışlardır.

Başkanlar Kurulumuz Konfederasyonumuzun içine düşürüldüğü bu durumu kabul edilemez bulmaktadır.

Başkanlar Kurulumuz Türk-İş'i yöneten bu anlayışın, Türk-İş'e daha fazla zarar vermeden, Türk-İş'i gerçek sahibi olan üyelerine teslim edip, ilkeli güçlü bir Türk-İş yaratmanın önünü açması gerektiğine inanmaktadır.

10-Başkanlar Kurulumuz, barış ve ileri demokrasi kavramlarını ağzından düşürmeyen Hükümetin; Anayasal ve yasal haklarını kullanarak toplantı ve gösteri yapan, hak arayan, 1 Mayıs'ta Taksim'de bayramını kutlamak isteyen emekçileri, kentine, ırmağına, deresine çevresine sahip çıkan toplumsal kesimleri; yasaklarla, baskıyla ve gazla sindirmeye yönelik girişimlerini, demokratik olgunluktan yoksun bulmaktadır.

11-Başkanlar Kurulumuz, her türlü baskı karşısında, emeğine, alın terine sahip çıkan, kazanılmış haklarını koruma mücadelesi veren tüm emekçileri yürekten desteklemektedir. 

12-Başkanlar Kurulumuz; dün olduğu gibi bugün de; çağdaş, laik, demokratik ve sosyal hukuk devletine yönelik her türlü saldırının karşısındadır. Karşısında olmaya da devam edecektir.

  Üyelerimize ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

 

GÜNDEM