ffa41
Sendikal Güçbirliği Bileşenleri Basın Açıklaması: Grev hakkı gasp edilemez! THY’de işçi kıyımına son!

 

 

 

Görüşmeler devam ederken getirilen bu yasaklama, kamu gücünü kullanan hükümet eliyle Toplu İş Sözleşmesi hakkına yapılmış açık bir müdahaledir. Hükümet, bu adımı ile bütün işçileri, emekçileri, emek örgütlerini ve sendikaları tehdit etmiştir. Bundan sonra da hiçbir kural tanımaksızın TİS görüşmelerine müdahale edeceğinin, sendikal örgütlenmeyi tasfiye etmekten geri durmayacağının işaretini vermiştir. Bu müdahale, AKP hükümetinin işçi ve emekçi haklarına karşı başlattığı topyekûn saldırının önemli ayaklarından birisidir. 12 Eylül cuntasının dahi gerçekleştiremediği bir müdahaledir.  Hedef, sadece Hava-İş sendikamız ve üyeleri değildir. AKP’nin başta kıdem tazminatı hakkı olmak üzere kazanılmış tüm hakların tasfiyesini hedef tahtasına yerleştirdiği açıktır. Hükümet, Bakanlar Kurulu kararı ile grevi ertelemek yerine havacılık işkolunu grev yasağı kapsamına alarak aslında bu işkolunda sendikal örgütlenme hakkını ortadan kaldırmak istemiştir.

 

GREV HAKKI GASP EDİLEMEZ! THY’DE İŞÇİ KIYIMINA SON!

Hava-İş Sendikası ile THY yönetimi arasında 23. dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin sürdüğü ve görüşmelerde arabuluculuk aşamasına gelindiği bir aşamada 30 Mayıs 2012’de yapılan yasa değişikliği ile havacılık iş koluna grev yasağı getirildi.

Bilindiği gibi İstanbul milletvekili Metin Külünk ve iki diğer milletvekilinin bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesi ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nda grev yasaklarını düzenleyen maddelerden “Yasağın bulunduğu işler” başlıklı 29. maddesine “ Havacılık hizmetlerinde” ibaresi eklendi.

Görüşmeler devam ederken getirilen bu yasaklama, kamu gücünü kullanan hükümet eliyle Toplu İş Sözleşmesi hakkına yapılmış açık bir müdahaledir. Hükümet, bu adımı ile bütün işçileri, emekçileri, emek örgütlerini ve sendikaları tehdit etmiştir. Bundan sonra da hiçbir kural tanımaksızın TİS görüşmelerine müdahale edeceğinin, sendikal örgütlenmeyi tasfiye etmekten geri durmayacağının işaretini vermiştir.

Bu müdahale, AKP hükümetinin işçi ve emekçi haklarına karşı başlattığı topyekûn saldırının önemli ayaklarından birisidir. 12 Eylül cuntasının dahi gerçekleştiremediği bir müdahaledir.  Hedef, sadece Hava-İş sendikamız ve üyeleri değildir. AKP’nin başta kıdem tazminatı hakkı olmak üzere kazanılmış tüm hakların tasfiyesini hedef tahtasına yerleştirdiği açıktır. Hükümet, Bakanlar Kurulu kararı ile grevi ertelemek yerine havacılık işkolunu grev yasağı kapsamına alarak aslında bu işkolunda sendikal örgütlenme hakkını ortadan kaldırmak istemiştir.

Ayrıca, 305 hava yolu emekçisini işten çıkaran AKP hükümeti, TİS’lere müdahale etmekle, grev hakkını, sendikal örgütlenme hakkını gasp etmekle kalmayacağının, en ufak bir karşı duruşa, protestoya da tahammül etmeyeceğinin işaretini vermiştir. Her fırsatta ileri demokrasiden, çalışma yaşamını uluslararası normlar doğrultusunda demokratikleştirmekten bahseden AKP hükümetinin böylesi bir düzenlemeyi yasalaştırması kesinlikle kabul edilmez. Bu düzenleme ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmelerine, Avrupa Sosyal Şartı’na, BM Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesine ve Anayasanın 90. maddesine aykırıdır. Bu nedenle Cumhurbaşkanı bu yasayı veto etmelidir.  

Hem ulusal yasalara hem uluslararası sözleşmelere aykırı olan bu maddeyi TBMM’den geçirmek, ülkemizde çalışma hayatında telafisi zor gelişmelere yol açacaktır. Dünyadaki tüm uygulamaların yok sayılarak 12 Eylül yönetiminin dahi cesaret edemediği havacılık işkoluna grev yasağı getirilmesi, havacılık çalışanlarının toplu pazarlık sürecindeki ellerindeki en önemli güçleri olan grev silahının susturulmaya çalışılması asla kabul edilebilir bir durum değildir.

Grev yasaklarının bütünüyle kaldırılması gerekirken bu yasağın kapsamının genişletilmiş olması çağdışıdır. Tehdit altında olan, işçi sınıfının kanını ve canını vererek elde ettiği sendikal hak ve özgürlüklerdir.  Bu nedenle gün, yazılı açıklamalarla yetinme günü değil eylem günüdür.

İşçi ve emekçiler, onların sendikaları ve konfederasyonları, emek örgütleri ve tüm demokratik kitle örgütleri büyük bir sınavla karşı karşıyadır. Başta konfederasyonumuz TÜRK-İŞ olmak üzere tüm sendikaları ve konfederasyonları, emek örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini bu kapsamlı saldırıyı püskürtmek için birleşmeye, Hava-İş sendikamızın haklı ve meşru mücadelesini desteklemeye, işten çıkarılan işçiler işbaşı yapana kadar mücadele etmeye davet ediyoruz. Bizler Sendikal Güç Birliği Platformu olarak, bu gün bileşenlerimizden biri olan Hava-İş sendikamızla ve üyelerine yapılan bu saldırıya karşı ve işten çıkarılan işçiler işlerine dönene kadar her gün dayanışma içinde eylemlere devam edeceğiz. Hava-İş sendikamızın üyeleriyle birlikte başlattığı işyeri (Atatürk Havaalanı) önünde bekleme eylemine sonuna kadar destek vereceğiz.

Başbakan’a ve hükümete bir kez daha sesleniyoruz; grev yasaklama sevdasından vazgeçin. İşten çıkarılan işçileri iş başı yaptırın. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çağrıda bulunuyoruz: Anayasaya ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırı olan bu yasayı veto edin.

BASIN-İŞ, BELEDİYE-İŞ, DERİ-İŞ, HAVA-İŞ, KRİSTAL-İŞ, PETROL-İŞ, TEK GIDA-İŞ, TEZ KOOP-İŞ, TÜMTİS, TGS

Sendikal Güçbirliği Platformu adına

Dönem Sözcüsü Kenan ÖZTÜRK

 

 

GÜNDEM