ffa41
Güçbirliği Kadınları Şiddete Hayır Dedi

Esnekliğin, güvencesizliğin, sendikasızlığın yaygınlaştığı, rekabetin, bireyselliğin yoğunlaştığı, çalışanlar arası ileteşimin, ortak hareket etme anlayışının azaldığı neoliberal çalışma koşullarında, işyerlerinde şiddet de giderek artıyor. 

İşyeri şiddetinin mağdurları arasında kadınlar, özellikle de genç kadınlar birinci sırada yer alıyorlar.

AB'ye bağlı Avrupa Çalışma ve Yaşam Koşullarını İyileştirme Vakfı tarafından 2005'te yapılan ve  Türkiye dahil 31 Avrupa ülkesinden 30 bin çalışanın katıldığı “4. Avrupa Çalışma Koşulları Anketi'nde” Avrupa'da  kadınların işyerinde cinsel taciz veya istenmeyen cinsel davranışlara maruz kalma oranının erkeklere göre üç kat daha fazla olduğu görülüyor. Cinsel şiddete maruz kalan kadınların büyük bir bölümü 30 yaşın altındalar.


Kadınlar yüzde 10 oranla en çok Çek Cumhuriyeti'nde cinsel tacize maruz kalırken,onu yüzde 7 ile Norveç takip ediyor, Türkiye yüzde 6 ile cinsel taciz açısından Avrupa üçüncüsü...


Durum bu kadar vahimken, kadınların işyerlerinde uğradıkları fiziksel, ruhsal ve cinsel saldırılara yönelik hiçbir şey yapılmıyor. Kadınlar işyerinde veya işe giderken uğradıkları şiddetin hukuksal takibini yaptırırken bile, bu konuda özel bir yasa olmadığı için, Anayasa, TCK ve İş Kanunu arasında  çırpınıp duruyorlar. 


İş Kanunu’na göre işyerinde cinsel şiddete uğradığınızda, bu yalnızca haklı fesih gerekçesi oluşturabiliyor. Peki ya o işyerinde çalışmaya ihtiyacı varsa kadının ve çalışmak istiyorsa, yapılacak bir şey yok, ya da çok az şey var.


Biz Sendikal Güç Birliği Platformu Kadın Koordinasyonu olarak  2012 yılının 25. Kasım'ında  “Kadınız, sendikalıyız, şiddete isyandayız” temel sloganı çerçevesinde, işyerlerinde kadın emekçilere yönelik fiziksel, ruhsal, cinsel şiddete yönelik isyanımızı haykırıp, “şiddetten arındırılmış işyerleri” talebimizi sokakta, işyerlerinde, kadın emekçilerin direniş alanlarında dile getireceğiz.


Şiddetten arınmış işyerleri için taleplerimiz:

Hükümet, işyerlerini kadına yönelik şiddetten arındırmak için gereken, her türlü yasal düzenlemeyi yapmalı.

İşverenler dışarıdan ve içeriden gelen kadına yönelik şiddete karşı engelleyici önlemler almakla yükümlü kılınmalı.

İşyerlerinde şiddeti takip edecek, ilk müdahaleyi gerçekleştirecek danışma merkezleri kurulmalı.
İşyerlerinde kadınları şiddete karşı güçlendirici farkındalık eğitimleri yapılmalı.

İşyerlerinde şiddetle mücadele konusunda sendika temsilcileri bilinçlendirilmeli, onlara daha fazla yetki ve söz hakkı tanınmalı.

Sendikalar işyerlerinde kadına yönelik şiddete karşı ortak kampanyalar düzenleyerek, kadın üyeleri güçlendirip, erkek üyelerde  bu konuda farkındalık yaratmalı.

Sendikalar işyeri ve grup sözleşmeleri toplumsal cinsiyet açısından gözden geçirerek, 

işyerinde kadına yönelik şiddete karşı maddeler eklemeli.

Unutmayalım... Kadına yönelik şiddet, kadınların  temel haklarından biri olan çalışma hakkının da ihlâlidir. Bu  şiddet maddi temelini, iş ortamlarında hakim olan erkek egemenliğinden, kadınlar aleyhine işleyen güç ilişkilerinden alır.


Biz SGBPKK'sı olarak kadına yönelik şiddetin temeline inmeden, önlemleri panik butonu, kelepçe vs. gibi  teknik takip düzeyine indirgeyerek şiddetle mücadele edilemeyeceğini düşünüyoruz.

İşyerindeki şiddeti bertaraf etmek için, kadınları güçlendirici ve erkek egemenliğini zayıflatıcı bütünlüklü politikalar geliştirilmelidir. Biz sendikalı kadınlar olarak bu işe talibiz, bu işin tarafıyız.

Şiddetten, tacizden, mobbingden arındırılmış işyerleri için haydi kadınlar sendikalara, haydi kadınlar örgütlenmeye, haydi kadınlar güçlenmeye!

 

 

 

GÜNDEM