ffa41
Belediye-İş Sendikası Başkanlar Kurulu Ankarada yapıdı

Belediye-İş Sendikası Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirisi

 

Başkanlar Kurulumuz 11 Kasım 2012’de Ankara’da toplanarak, Türkiye Sendikal hareketinin gündemindeki gelişmeleri değerlendirerek aşağıda yer alan hususların basına, kamuoyuna ve teşkilatımıza duyurulmasına karar vermiştir.

 

1- Hükümet’in sendikaları dışlayarak, iş çevreleri ile anlaşarak kapalı kapılar ardında pazarlıklarla hazırladığı ve sermayenin talepleri ile yandaş Konfederasyon Hak-İş’i koruma ve geliştirme mantığını taşıyan Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası TBMM’de kabul edilmesinin ardından Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir.

Yasa, 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası’nın yasakçı ruhunu koruduğu gibi; 30’dan az işçi çalıştıran işletmelerde çalışan milyonlarca işçinin sendikal güvencesini de yok ederek ve sendikal örgütlenmeye yeni engeller getirerek, onun da ötesine geçmiştir. Yasa ayrıca, Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmeleri hükümlerine de açıkça aykırıdır.

Hükümet, işçiye emekçiye, sendikal hak ve özgürlüklere bakışını demokrasi anlayışını, hazırladığı bu yasa ile bir kez daha açıkça göstermiştir.

Ülkemizi örgütsüz, ucuz emek cenneti haline getirerek küresel kapitalizmin hizmetine sunmak isteyen bu yasa, çalışma barışını olumsuz etkileyecek, sendikaları küçültecek, gelir dağılımını bozarak ülkemiz demokrasi düzeyini de telafi edilemeyecek bir noktaya taşıyacaktır.

Sendikamız, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası’na karşı, demokratik zeminler çerçevesinde, toplumsal muhalefet odakları ile birlikte meşru ve hukuki mücadelesini, dün olduğu gibi bugün de sürdürmeye kararlıdır.

2- Hükümet “Büyükşehir Belediyesi Kanun Tasarısı”nı, taraflara, yerel yönetimlere, sendikalara ve ilgili uzmanlara danışmadan TBMM’ye sevk etmiştir.

Tasarı ile büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmekte, nüfusu 750 bini aşan 13 il belediyesi, büyükşehir statüsü kazanarak büyükşehir sayısı 29’a çıkartılmaktadır.

Tasarı yasalaşırsa 29 il özel idaresi, 1591 belde belediyesi ile 16.082 köyün tüzel kişiliği sona erecektir.

Bir ilde yaşayan halkın Büyükşehir statüsüne geçme talepleri ne kadar haklı bir talep ise, bir belde belediyesinde veya köyde yaşayan vatandaşlarımızın da yaşadıkları yerlerin statülerine kendilerinin karar vermeleri de o kadar haklarıdır.

Bu nedenle, “Büyükşehir Belediyesi Kanun Tasarısı” ile tek taraflı olarak, sadece nüfus kriterine dayanarak, belde belediyelerinin kapatılması kararı anti-demokratiktir. Çünkü bu belediyeler, yerel hizmetlerin etkili bir biçimde tüm ülke coğrafyasına yayılmasında ve kentleşmede önemli bir işlev görmektedirler. Onların kaldırılacak olması, özellikle tatil yöreleri olan yerleşim yerlerinde önemli sorunlara yol açacaktır.

Başkanlar Kurulumuz, belediyelerin kapatılması veya birleştirilmesi aşamasında; söz, yetki ve karar hakkının, halkoylaması yöntemi ile yöre halkına verilmesi gerektiğine inanmaktadır.

Başkanlar Kurulumuz, etkin, demokratik, saydam, hesap veren yerel yönetimler reformunun iktidar ve muhalefetin uzlaşmasıyla gerçekleşmesi halinde; ülkemizde demokrasinin yerleşmesine ve bir yaşam biçimine dönüşmesine son derece önemli katkılar sunacağına inanmaktadır.

Başkanlar Kurulumuz; sosyal devlet ve demokratik yönetim anlayışının ülkemize hâkim kılınmasını; sosyal hizmetler, ulaşım, konut, sağlık, eğitim, kültür gibi alanların piyasanın ve taşeronların insafına terk edilememesi gerektiğine inanmaktadır.

3- Başkanlar Kurulumuz, Hükümetin Ulusal İstihdam Stratejisi doğrultusunda sendikal hak ve özgürlükleri kısıtlayan, sendikalaşmayı yok etmeyi hedefleyen, geçici işçilik, uzaktan çalışma ve taşeronlaştırmayı arttırmaya yönelik girişimlerine karşı mücadele etmede kararlıdır.

Başkanlar Kurulumuz, tüm sendika ve konfederasyonları, hükümetin çalışma hayatını esnekleştiren ve güvencesizleştiren girişimlerine karşı; her türlü pazarlıkçı tutumdan uzak durmaya, ortak ve kararlı bir tavır sergilemeye davet etmektedir.

4- Başkanlar Kurulumuz, Türkiye'nin herhangi bir komşusuyla savaşa girmesine karşıdır.

Emperyalist güçlerin hedefi haline gelen Suriye'deki çatışmalar, tüm bölgeyi tehdit etmeye başlamış ve bölgede etnik, mezhepsel gerilimleri tetiklemiştir. Suriye'ye yönelen tüm dış müdahalelere derhal son verilmeli, Suriye'nin geleceği Suriye halkının iradesine bırakılmalıdır. Başkanlar Kurulumuz; hükümetin de, evlatlarımızı emperyalist güçlerin piyonu haline getirecek, ülkemizi ateş çemberine sokacak ve komşularımızın içişlerine müdahale anlamına gelecek her türlü politikadan uzak durması gerektiğine inanmaktadır. Hükümet, uyguladığı Suriye politikası ile yangına körükle gitmeyi bırakmalı, sağduyulu, bağımsız ve bölge barışını gözeten politikalar izlemelidir.

5- Başkanlar Kurulumuz, çalışma hayatında tüm emekçiler için esas olanın kadrolu, güvenceli bir istihdam politikası olması gerektiğine inanmaktadır. Başkanlar Kurulumuz, taşeron, müteahhit, 4/C, 4/B, geçici, yarı zamanlı, esnek ve benzeri isimler altında işçilerin sosyal haklarını tırpanlayan, işsizlik korkusuyla özgüvenlerini yok eden, geleceğe kaygıyla bakmalarına yol açan tüm istihdam biçimlerinin ortadan kaldırılması için mücadele etmekte kararlıdır. Kurulumuz, iktidarı ve muhalefeti ile tüm Meclisi taşeronlaştırmayı kaldırmaya çağırmaktadır.

6- Milli bayramlar; ülkemizin, ulusumuzun ortak değerleridir, çimentosudur. Cumhuriyet Bayramı da, ülkemizin emperyalistler tarafından işgal edilerek parçalanmak istendiği, açlığın, yokluğun, kargaşanın ve çaresizliğin egemen olduğu bir dönemde, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının başlattığı, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin, esaretten özgürlüğe, geri kalmışlıktan aydınlığa kavuşmanın adıdır. Cumhuriyet, halkın etle tırnak gibi kaynaşarak, yokluklar içinde verdiği kurtuluş mücadelesinin taçlanmış halidir. 

Bayramlarımızı sınırlandırmak, kalıba sokmak veya yasaklamak hiçbir iktidarın harcı da görevi de değildir, olmamalıdır.

Başkanlar Kurulumuz ayrıca, halkımızın Atasını; şükran, sevgi ve minnetle anma çabasını; baskı ve sindirme politikaları ile engellemeye çalışan zihniyeti de şiddetle protesto eder.

7- Demokrasi; işçinin, emekçinin ekmeğidir. Demokrasi, işçinin, emekçinin, haklarının onurunun teminatı ve işçi sınıfının olmazsa olmazıdır.

Bugün ülkemiz hızla, ‘bir sayı fazla ise hepsi benim, istediğimi yaparım’ biçimindeki, anti demokratik “tek adam” “tek parti” anlayışına kaymaktadır.

Başkanlar Kurulumuz, iktidarın hak ve özgürlükleri, hukuk ve adaleti yok sayan uygulamalarına, adalet, özgürlük ve demokrasi isteyen; muhalif siyasi çevrelerden gazetecilere, aydınlardan öğretim üyelerine, çevre örgütlerinden öğrencilere ve sendikacılara kadar uzanan geniş bir yelpazede baskı ve yıldırma politikası uygulayarak ülkeyi korku imparatorluğuna dönüştüren anti-demokratik, yasakçı politikalarına ve uygulamalarına karşıdır.

Demokrasi, dört yılda bir kurulan sandıktan ve oy vermekten ibaret bir sistemin adı değildir. Demokrasi, iktidarın denetlenmesini, hesap verebilir bir iktidar olmasını sağlayan bir sistemin adıdır.

Başkanlar Kurulumuz,  gerçek bir demokrasiye ulaşmanın yolunun; yasama yürütme ve yargı arasındaki kuvvetler ayrılığı ilkesinin sağlıklı işlemesinden, toplumun eğitimli ve örgütlü olmasından ve demokratik haklarını özgürce kullanabilmesinden geçtiğine inanmaktadır.

8- Bugün ülkemiz cezaevlerinde yüzlerce insan, açlık grevlerinde geri dönülmez bir noktaya doğru sürüklenmektedir.

Başkanlar Kurulumuz, insan yaşamının her şeyin üstünde olduğu düşüncesine olan inançla, başta hükümet olmak üzere, konunun tüm taraflarını üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye davet etmekte, açlık grevlerinde ölümler yaşanmadan sorununun demokratik bir şekilde çözülmesi gerektiğine inanmaktadır.

Başkanlar Kurulumuz, emperyalistlerin ülkemizi parçalamaya yönelik politikalarını boşa çıkarmak için; sorununun ülkemizin bütünlüğü korunarak, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik şiarıyla demokratik ve barışçıl yöntemle çözülmesi gerektiğine inanmaktadır.

 

Üyelerimize ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

 

 

 

 

 

 

11.11.2012

 

 

GÜNDEM