ffa41
Basından- Sol Gazetesi- Bugün İş Cinayeti Kurbanlarını Anma Günü

Sermayenin saldırıları ve AKP iktidarının bunu bütünleyen politikaları, Türkiye'de çalışma yaşamını işçiler açısından bir savaş alanına dönüştürüyor. İş cinayetlerinde dünya üçüncüsü ve Avrupa birincisi olan Türkiye'de, 30'u aşkın ülkede anmaların yapıldığı 28 Nisan'ın, İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri ve Yaralananları Anma ve Yas Günü ilan edilmesi için çabalar sürüyor. Ancak AKP iktidarı, konuyla ilgili açılan kampanyalara ve verilen kanun teklifine rağmen bu değişikliği hayata geçirmiyor.


28 Nisan günü ilk olarak 2001 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü, 2013 yılında ise 30'u aşkın ülkede resmi Anma ve Yas Günü olarak ilan edildi. Geçtiğimiz günlerde konuya ilişkin bir açıklama yapan Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), bu sene yapılan etkinliklerin önceki yıllara göre daha yaygın olmasının beklendiğini duyurdu.


İŞÇİLER SESSİZCE ÖLÜYOR

Bir yıl önce Bangladeş'te Rana Plaza fabrika binasımn çökmesiyle 1.138 işçinin yaşamını yitirmesinin ardından yükselen çığlıklara ve asbeste maruz kaldıkları için bir yılda 107 bin işçinin sessizce ölümüne karşın, dünyanın her yamnda patronların ve hükümetlerin "rekabeti" ön planda tutan politikalarına ya da yaşamsal önemdeki denetim ve yaptırım hizmetlerinde kısıntıya gittiğine ve işçilerin yaşamlarım ve sağlıklarını koruyucu düzenlemeleri kaldırdığına tanık oluyoruz.


ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow 25 Nisan günü yaptığı açıklamada ölen, yaralanan ya da hastalıklarla boğuşan işçilerle ilgili günlük raporlar aldıklarım ve istatistiklere tam olarak yansımasa da uzmanların tahminlerine göre günde 1 milyona yakın işçinin iş kazasına uğradığım; çalışan insanların, yaşamları ile ailenin geçimini sağlamak arasında bir seçim yapmak durumunda kaldığım söyledi.


'ÖLÜ SAYISI HER GÜN ARTAR'


Burrow, "Eğer işçilere söz hakkı, karşılaşabilecekleri risklerle ilgili bilgi ve bu risklerin en aza indirilmesini sağlayacak yetkiler verilmezse, eğer zincirin en zayıf halkalarında olanları koruyucu kurallar yoksa, eğer hükümetler şirketlerin istedikleri gibi hareket etmelerine izin verirse, ölü sayısının her gün daha da artmasına şaşırmamalıyız" dedi. ITUC Ekonomi ve Sosyal Politika biriminden Anabella Rosemberg de "Equal Times"daki yazısında insan yaşamının bir fiyatı olmadığını, ancak onu korumanın bir maliyeti olduğunu hatırlatıyor. Sonu gelmeyen iş kazaları listesine bakılırsa, işçilerin hayatım korumak, işverenler ve hükümetler için yapmaya değer bir yatırım olarak görülmüyor.


'Değersizleştirilen' yaşamlar

Rana Plaza'da ölen 1.138 işçinin yaşamı, binanın güvenliğinin artırılması için yapılması gereken yatırımdan daha değersizdi.

Her yıl tarım ilaçlarından zehirlenen ve 40 bini bu nedenle ölen 2 ila 5 milyon işçi, bu durumun önlenmesi için zararlı kimyasalların yerine zararsızların kullanılması, düzenleyici kuralların ve denetim mekanizmasının olması gibi önlemlerin alınmasına değer görülmedi. Asbeste maruz kaldığı için her yıl ölen 107 bin işçi de tüm dünyada asbest kullanımının daha erken ve daha hızlı bir süreçte yasaklanmasını sağlayacak kadar değerli değildi. 

28.4.2014

 

 

GÜNDEM