Hatırlayın, Başbakan CHP'nin belediyeciliğine çatmak için geçenlerde bir tabir kullanmıştı. Ben bunların hangi fırıldağı nasıl çevirdiklerini çok iyi biliyorum demişti. Doğrudur, kendisi belediyecilikten siyasete armağandır.

Fırıldakları iyi bilmese sıçraya zıplaya ülkenin "en kudretli" adamı haline gelemezdi. Düzen siyasetinde fırıldaklar en çok, halka yalan söyleyerek yükünü tutmak, halkın sırtını sıvazlarken ağzındaki lokmayı almak ve halkın sorunlarını çözme numarasıyla patronların ve zenginlerin işini görmek için döndürülür. Eh, bunu da 11 yıldır iktidarda olan hükümetin bakanları, milletvekilleri ve başbakanından daha iyi becerebilen çıkar mı? Konu fırıldak olunca, AKP hükümetleri döneminde en büyüğünün taşeron meselesinde döndürüldüğünü söylemeliyiz.

AKP döneminde taşeronlaşma hem özel sektörde hem de kamuda bir ur gibi yayıldı.
Taşeron işçi sayısı, 11 yılda 6-7 kat artarak yaklaşık 2,5 milyona çıktı. Uyguladığı ve teşvik ettiği istihdam politikalarıyla bu tablonun sorumlusu hükümet değilmiş gibi, son birkaç yıldır hükümet diline "taşeron işçisinin sorunlarını" dolamış durumda. Niyet taşeron işçisinin derdini çözmek değil, fırıldak çeviriyorlar. Bu sorunları çözme bahanesiyle kıdem tazminatını fona devretme, taşeron istihdamını daha da yaygınlaştırma, yargının kadro hakkı verdiği taşeron işçisinin geçmişe dönük haklarını gasp etme gibi pek çok saldırıyı gündeme getiriyorlar. Yetmiyor, taşeron işçisinin örgütlenme hakkını elinden almaya çalışıyorlar.

Geçen hafta açıklanan Ocak 2014 sendikal istatistiklerinde, taşeron işçiler yine yok sayıldı. Hastanelerde taşeron işçilerini örgütleyen Dev Sağlık-İş'in üye sayısının 1.178 olduğunu ve yüzde 1 barajının altında kaldığı açıklandı. Oysa, Ankara 12. İş Mahkemesi sendikanın açtığı davada Ocak 2013 istatistiklerinde 1.234 olan üye sayısının 7.899 olarak düzeltilmesini ve işkolundaki örgütlülük oranının yüzde 2,8 olduğuna hükmetmişti. Yani bir süredir taşeron işçisinin sorunlarını çözme iddiasındaki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bu işçilere örgütlenemezsin demiş oluyor. Taşeron işçisinin örgütlenmesi, ucuz ve güvencesiz istihdam hesaplarıyla fırıldak döndüren hükümetin ve sermayenin işine gelmiyor. Taşeron işçisinin örgütlenerek hakkını aramasından korkuyorlar. Yol-iş üyesi Karayolu Genel Müdürlüğü'nde çalışan taşeron işçiler, yargı kararıyla da teyit edilen, kadro hakları için günlerdir sokaktalar.

Dev Sağlık-iş Sendikası'na üye işçiler irili ufaklı direnişler örgütlüyorlar. Son olarak, Cerrahpaşa'dan bir kazanım haberi geldi.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çalışan 11 taşeron işçi, hiçbir gerekçe gösterilmeden işten atılmıştı. Hastane bahçesinde 22 gün süren direnişleri zafere ulaştı. Direnen taşeron işçiler, dün işbaşı yaptı. Bu direnişin başarıya ulaşmasında işçilerin kararlılığının yanında kuşkusuz, Çalışma Bakanlığı'nın örgütlülüğünü yok saydığı ve bunun için fiili toplu sözleşme süreci başlatan Dev Sağlık-iş'e üye olmaları etkili oldu. Direnişçi işçilerde, bu zaferi sendikalı oldukları için kazandıklarının bilincindeler. Benzer bir iradeyi taşeron petrol işçisi de gösterdi. TPAO'nun yurtdışı faaliyetlerini yürütmek için kurulmuş, ancak sonradan yurtiçinde petrol firmalarına servis şirketi haline gelmiş ve geçen yıl BOTAŞ'a devredilmiş olan Turkish Petroleum International Company (TPIC) için çalışan 500'e yakın taşeron işçi, 1950'den beri petrol işçilerinin örgütlendiği Petrol-İş'e üye oldu. Taşeron işçisi, sendikalı olmanın başlı başına bir kazanım olduğunun farkına varıyor. Anlaşılan o ki, önümüzdeki günlerde bu örnekler çoğalacak. Sermaye açısından ucuz ve güvencesiz işçi çalıştırmanın yolu olarak görülen taşeronlaştırmaya ve taşeron işçisinin sorunlarını çözeceğini iddia ederek bu fırıldağı daha hızlı döndürmeye niyetlenen hükümete, taşeron işçisi dur diyecek.

5.2.2014