ffa41
Basından-Evrensel Gazetesi-Yasaklanan Senin Grevindir

Cam işçilerinin grevinin yasaklanması üç günden beri gazetemizde tartışılıyor.

Bu tartışmalardan öte geçen üç günde şu tablo açıkça ortaya çıkmış bulunuyor.

5 bin 800 cam işçisini açlık sınırı altındaki ücrete mahkum eden, dünyanın dördüncü büyük cam imalat firması, işçilerin ücretten, iş güvenliği ve işçi sağlığına kadar bütün taleplerini reddederek işçiyi adeta grev yapmaya zorlamıştır. İşçiler, patronu uzlaşmaya zorlamak için grev haklarını kullanınca da Hükümet araya girerek, cam işçilerinin başlattığı grevi hiçbir ilgisi olmadığı halde “genel sağlık ve milli güvenliği tehdit ettiği” gerekçesiyle yasaklamıştır. Böylece, patron aradan çekilmiş cam işçileri ve sendikaları Kristal-İş’le Hükümet karşı karşıya gelmiştir!

Ve böylece 5 bin 800 cam işçisiyle Şişecam firması arasında, işçilerin ekonomik, sosyal hakları üstünden yürüyen mücadele siyasi bir mücadeleye dönüşmüştür. 

Ve böylece mücadele patronların hükümetiyle (ve elbette sermaye sınıfıyla) sadece cam işçileri arasında bir mücadele olmaktan çıkarak tüm işçi sınıfıyla sermaye sınıfı arasındaki bir mücadeleye dönüşmüştür. 

Bunu Türk-İş’in ve Hak-İş’in yöneticileri böyle anlamasa da daha doğrusu anlamamazlığa vursa da, sınıfın ana kitlesi henüz bunun farkında olmasa da oluşan mevzilenme budur. Yani bir yanda işçilerin, işçilerin mücadelesini ilerletmekten yana sendikaların ve emek mücadelesinden yana güçlerin öte yandan da patronların, hükümetin ve onların uşağı sendikal bürokrasinin olduğu bir karşı karşıya gelmedir bu!

Cam işçilerinin grevinin yasaklanmasının üstünden geçen kısa süredeki tartışmalardan da anlıyoruz ki, Hükümetin cam grevini yasaklamasıyla birlikte mücadelenin mahiyetinin değiştiği sendikal mücadeleye az çok “kafa yoran” işçiler tarafından da anlaşılmaya başlanmıştır. Örneğin gazetemize yansıyan bazı haberlerden, metal işçilerinin cam grevinin yasaklanmasını metal işkolundaki işçi sendikalarıyla MESS arasında yapılacak görüşmelere bir müdahale olarak görmeye başladıklarını anlıyoruz. Üstelik işçilerin sendikaları Türk Metal’in yöneticilerinin böyle anlamamasına, sanki bu ülkede bir grev yasaklanmamış gibi davranmasına karşın metal işçileri olup biteni doğru bir biçimde anlamaya başlamışlardır.

Çünkü çok açık ki, cam grevini sadece “oto sanayiindeki ihracatı etkiler” diye “milli güvenliği tehdit” kapsamına sokan Hükümetin örneğin otomotiv sanayiini durduracak bir metal grevini daha başlamadan yasaklayacağını bilmemek için aşırı saf olmak ya da işçilerden gerçekleri saklayan bir sınıf haini olmak gerekir. 

Bu yüzden de bugün Hükümetin cam grevini yasaklamasını kendi grevinin yasaklanması olarak anlamayan bir işçi, olup biteni anlamamakla eleştirilebilir ama bugün bu grevin yasaklanmasını tüm sınıfın grev hakkının gasp edilmesi olarak görmeyen bir sendikacı, sendikacı adına bile layık olamaz.

Hükümetin bu açık saldırısından sendikal bürokrasi, “Aman Hükümet grevleri yasaklıyor o halde patronlarla ne verirlerse onda anlaşalım” sonucunu çıkaracaktır. Bunu sendikal hareketteki gelişmeleri az çok izleyen herkes tahmin edebilir.

Ama ileri işçilerin, mücadeleci sendikacıların, bu saldırıdan çıkarmaları gereken ise tam tersidir. Onlar; “Eğer Hükümetin bu saldırısını püskürtmezsek, bundan sonraki her hak talebimiz, her toplu sözleşmemiz bu yasağın tehdidi altına girmiş olacaktır. Bu yüzden de Hükümeti bu grevi ertelediğine pişman eden bir mücadele çizgisi izlemek tek çıkar yoldur” sonucunu çıkarmalıdırlar.

Yani bu grev yasağı senin grevinin yasaklanmasıdır!

Yani bu grev yasağı senin grev hakkının gasp edilmesidir!

Öyleyse cam işçisinin mücadelesi metal işçisinin petro-kimya işçisinin, tekstil işçisinin,… her sektörden kamu emekçisinin mücadelesidir!

Bu saldırı da ancak, mücadele böyle tüm sınıfın mücadelesi olarak anlaşılırsa, bunun gereği olan mücadele örgütlenebilirse, bu örgütlemede her sektörden ileri işçiler ve kamu emekçileri ile mücadeleci sendikacılar inisiyatif almayı başarabilirse püskürtülebilir!

30.6.2014

 

 

GÜNDEM