Başbakan Binali Yıldırım’ın “Yatırımcının önüne ‘turkuaz halı’ sereceğiz” biçiminde dile getirdiği paketin, Hükümete sunulduğu açıklandı.

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcılarından Nurettin Canikli, önceki gün yaptığı açıklamada ana başlıklarını sunduğu “turkuaz paket”in, kısa sürede ayrıntılı bir biçimde açıklanacağını söyledi.

Böylece; Başbakan Yıldırım’ın her vesileyle “yatırımcılar” dediği kişilere (sınıfa) sunulan Hazine yağmasının hangi kalemlerle yapılacağı açıklanmış oldu.

Kuşkusuz ayrıntıları ortaya çıktıkça gazetemiz ve onun ekonomik konularda yetkin yazarları ayırtılı değerlendirmeler yapacaklardır. Bu yüzden bugün burada Bakan Canikli’nin açıklamalarının açıkladığı başlıkları ayrı ayrı ele almak yerine, bu paketin kimin için hazırlandığı ve paketin finansmanı için gerekli paranın kimin cebinden alınıp kime verileceğine dikkat çekmeye çalışacağız.

‘YATIRIMCI’ KİM?

Başbakan Yıldırım, “Yatırımcının önüne ‘turkuaz halı’ sereceğiz” diyor; “yatırım” ve “yatırımcıyı” aynileştirerek, “yatırımcıyı” gecesini gündüzüne katarak memleket için çalışan kişi ve bu kişilerin oluşturduğu kesim olarak gösteriliyor. Oysa “yatırımcı” dediğimiz; elindeki parayı, hatta olmayan parayı, devletten, Hazineden ya da devletin garantörlüğünde yerli ya da yabancı bankalardan aldığı parayı, büyük vurgunlar yaparak servetine servet katmayı amaçlayan kişidir.

Hükümetin hazırladığı ve basının “Turkuaz Paket” dediği yağma paketi işte bu “yatırımcıyı”;

* Teşvikli inşaatlarda 5-20 yıl süresince arsa ve bina emlak vergisinden de muaf tutulması,

* Teşvik edilen sektörlerde bölge illerinde fabrika, işletme açanlara vergi muafiyetleri ve ürettikleri tüm malların devlet tarafından alınma garantisi getirme,

* İhalelerde ve şirket kurmada “damga vergisi” denilen, en eski vergilerden birisinden muaf tutulması,

* Teşvikli işletmelere ve (tüm sermaye kesimlerine) ucuz iş gücü sağlamak üzere yabancı işçi ve uzman elaman çalıştırma kolaylığı sağlama,

* Mültecileri sermayenin ucuz işçi ordusu olarak kullanılmasını kolaylaştırma... gibi, bu yazının çerçevesinde ayrıntılı olarak belirtilen pek çok kalemde destek vermeyi amaçlamaktadır.

Bazı kalemlerdeki teşvik elbette tüm sermaye guruplarını kapsamakta, ama asıl teşvikin bugün kadar AKP iktidarında büyük devlet ihalelerini alan, devri AKP’de palazlanmış başlıca büyük firmalara verileceğini söylemek yanılış olmaz. Dahası, ayrıntıya inildiğinde büyüklerin yanı sıra yandaş orta ve küçük boy firmanın da bu büyük teşvikin kırıntılardan yararlandırılacağı “ikinci bir teşvik planının” hayata geçirileceğini söylemek için kahin olmak gerekmiyor. Sadece AKP’nin ekonomik politikaları nasıl siyasetin hizmetinde kullandığını, devletin imkanlarını yandaş firmalara nasıl dağıttığını bilmek yeter.

KRİTİK SORU: KAYNAK NEREDE?

İşçilerin, emekçilerin küçük talepleri karşısında bile aklına gelen ilk soru olan; “Kaynak nerede?” sorusu olan sermaye basını ve partileri, sermayeye aktarılması hesaplanan on milyarlarca liralık “turkuaz paket” için sormuyorlar, muhtemelen sormayacaklar da. Ama, sendikalar, emek örgütleri, işçi sınıfının ve halkın mücadele eden kesimleri bu “Kaynak nerede?” sorusunu sormalıdır. Çünkü burada “Kaynak nerede?” sorusu kritik bir sorudur.

Çünkü, devlet elindeki imkanları bütçe ile dağıttığına göre ve “Turkuaz Pakette”ki teşvikler bütçede yer almadığına göre, bu teşvikleri için hükümet yeni kaynaklar bulmak zorundadır. Dolayısıyla bugünün sorusu da; bu yeni kaynakların nereden bulunacağı sorusudur. Bu sorunun yanıtı; “teşvik” adı altında “yatırımcıya” verilecek on milyarlarca liralık meblağın kimin cebinden alınıp yatırımcının cebine konacağını da gösterecektir.

GELENEKSEL KAYNAK: ‘FON’LAR VE DOLAYLI VERGİLER!

Hükümetin asıl amacı sermaye sahiplerinin vergilendirilerek yeni kaynak sağlanması değil, “teşviki” olduğuna göre, “Kaynak emekçilerin cebidir; oların birikimleriyle oluşturulan fonlardır. Nitekim bugüne kadar bu tür “paketlerin” kaynağı hep; emekçilerin tükettiği başlıca mallara zam yapmak; dolaylı vergileri artırmak ve “konut fonu”, “işsizlik fonu” gibi işçilerin emekçilerin birikimleri olmuştur.

Nitekim, “bireysel emeklilik sistemi”nin (BES) bu tür “paketler” için kullanılacağını söylemek için de daha fon kurulmadan pek çok kanıt vardır. Yine oluşturulmak üzere adımlar atılan “kıdem tazminatı fonu”nun da bu türden amaçlar için kullanılacağı da başka ülkelerdeki deneylerle de sabittir!

Bu yüzden bu soru ve sorunun yanıtı işçilerin, emekçilerin gerçekleri görebilmesi için önemlidir.

Çünkü “turkuaz halı”, “yatırımcı”nın ayağına serilecektir ama halının altında işçiler, emekçiler, halk olacaktır; “yatırımcı” denilen sermaye sahipleri onların üstüne basarak “turkuaz halı”da yürüyecektir!

‘Turkuaz Paket’te neler var?

* Damga Vergisi ve harçlar için yatırımcının maliyetini azaltacak düzenlemeler yapılacak. Sözleşmelerde sadece bir nüsha üzerinden Damga Vergisi ve noter harcı alınacak.

* İptal edilen ihalelerin Damga Vergisi iade edilecek.

* Yatırımla ilgili arazilere ve binalara 5 yıl emlak vergisi istisnası getirilecek.

* Şirket kuruluşlarında defter harcı alınmayacak.

* Şirket kuruluş maliyetleri azaltılacak.

* AR-GE faaliyetlerinin ve yatırımlarının yüzde 100’ünün indirim konusu yapılması ile ilgili

çalışmalar yapılacak.

* Bölgesel yönetim merkezlerine teşvikler getirilecek.

* Bölgede kurulacak teşvikli işletmelerde üretilen mallar için devlet alım garantisi verilecek.

* Uluslararası çalışma izinleri sadece çalışma bakanlığından verilecek.

* İleri teknolojiye sahip yurt dışında yerleşik şirketlerin satın alınmasına ilişkin harç istinası sağlanacak.
* “Nitelikli yabancılara” süresiz çalışma hakkı tanıyan Turkuaz Kart verilecek.

* Yabancı şirketlerin ortaklarına kolay çalışma izni tanınacak.

* Ülkemizde kısa süreli hizmet verecek çalışanlara da artık bakanlıkça izin verilecek.

* Yabancı öğrencilere kısmi çalışma hakkı tanınacak.

* Suriyelilerin daha kolay çalışması için önleri açılacak.

* Bireysel emeklilik sisteminden erken çıkılmaması için teşvikler getirilecek.

* İslami bankacılık için, faizsiz kazancı kolaylaştıran uygulamalar getirilecek.

15.6.2016