ffa41
Basından-Evrensel-Belediye işçileri destek bekliyor

Avcılar ve Bakırköy... İkisi de CHP'li belediye. İkisinde de haklarını isteyen, sendikalaşan işçiler kapı önüne kondu ve direniş başladı. Yaşadıkları ağır koşulları ve verdikleri mücadeleyi anlatan işçiler, dayanışma çağrısı yaptı, s.7Çöp işçisi çocuğuna satılmak için direniyor

İstanbul CHP'li Avcılar Belediyesinde Türk-İş’e bağlı Belediye-İş Sendikasında örgütlendikleri için, CHP'li Bakırköy Belediyesinde ise sözleşmeleri bittiği gerekçesiyle işten atılan işçilerin direnişi sürüyor. Avcılar Belediyesi’nde direnen işçilerin tamamı temizlik işçisiyken, Bakırköy'de direnen işçiler belediyenin farklı alanlarında çalışıyor. Tek ortak yanları CHP'li bir belediyede çalışırken işten atılmış olmak değil; ağır çalışma ve yaşam koşulları, düşük ücret... Su içti diye fotoğraflanmak, hayatında bir kere tatile gidememiş olmak...

 

BAŞKAN SİZDEN BAŞKA GÜLEN VAR MI?

Avcılar Belediyesi temizlik işçileri belediye binasının hemen karşısındalar. Ana caddeden belediyeye doğru yürüdüğünüzde bir pankart görüyorsunuz. Metrelerce. Caddenin elektrik direğine cadde boyunca boylu boyuna gerilmiş pankartta, turuncu tulumlu temizlik işçileri görüyorsunuz, işçilerin tam ortasında ise Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak, gülüyor fotoğrafta. "Emek üzerinden istismara karşı temiz toplum, temiz avcılar için el ele" yazılmış, mesaj veriyor. Direniş alanını gözünüzle biraz kolaçan ettiğinizde görüyorsunuz ki işçiler cevap vermiş. Bulup buluşturdukları ufak bir yazı tahtasına yazmışlar: "Başkan baksana sizden başka gülen var mı? Temiz toplum, temiz Avcılar için direnişe!" O fotoğrafta yer alan işçilerin bir kısmı da şimdi direniş alanında. Direnişe destek verdikleri için onlar da işten atılmış.

 

EKMEK DURUŞU

Gerçekten fotoğraftaki işçilerin hiçbiri gülmüyor. Direniş komitesinden Özgür Demir fotoğrafın hikâyesini anlatıyor: "Yıllardır bu işçiyle böyle bir fotoğraf vermemiştir. Ya da böyle bir işçiyle sohbet etmemiştir. Bu toplantıdaki de bizim sendikalaşmamıza yani bize çamur atma, iftira atma niteliği taşıyan bir toplantıydı. Bu toplantıya da zorla getirdi insanları, buraya gelmeyen işten çıkarılacaktır tehditleri ile getirildi. En büyük oyunları oynayanlar kendileridir aslında. Burada herkesin görüşü vardır mutlaka. Herkesin rengi vardır. Ama şu anki duruşu ekmek duruşu. Ekmek içindir."

 

SORUN HAK VERMEK Mİ? HAK İSTEYEN Mİ?

Peki belediye neden sendikayı istemiyor? "Çöp işi çok ağır bir kol. Belediyenin can alıcı noktası çöp işi" diyor Özgür, "Korkuyorlar. Çöp işinin haklarını vermezsek, maaşları zamanında ödemezsek, çalışma şartlarını iyileştiremezsek çöpte işçiler bize karşı dururlarsa bizi bitirirler diye düşünüyorlar. Çıktılar dediler ki biz sendikalaşmaya karşı değiliz, biz sendikalarla toplusözleşmeler imzalıyoruz. Manşet manşet fotoğraf verdiler. Sendikalaşmayı kabul edemiyorlar. Aslında ne olduğunu anlamak pek mümkün değil. Sorun hakları vermekle ilgili mi, haklarını isteyene karşı durmakla ilgili mi onu da anlayabilmiş değiliz yani."

ÇOCUĞUN KOŞARAK SARILMAK İSTESE BİLE...

Temizlik işçilerinin ücreti 1900 liraymış. Bunun içinde AGI, yol, yemek paraları dahil. Bunların çıkması halinde geriye asgari ücret kaldığını söylüyor 'Adalet istiyoruz" diyorlar. Dinlenme yerleri, el yıkama yerleri, üstümüzü değiştirecek geniş yerleri yok. İş elbisesiyle işe gidiyor. Çöp elbisesiyle işten çıkıyor, evde değiştiriyor üstünü. Araç arkası biriminde çalışan Özgür anlatıyor: "4 tane çocuğum var. Araç arkası birimindeyim. Ben konteyneri alıp arabaya aktarırım. Binlerce mikrobun içinde. O kokuyla, o mikropla evlerimize gidiyoruz. Çöpten çıkıyoruz eve gidiyoruz. Eve girer girmez küçük çocuk burnunu tutarak kaçıyor babam geldi diye. Bizi en çok rahatsız eden durum çocukların o pozisyonu yaşıyor olması. Hepsi rahatsız ediyor ama en fazlası eve gidince duşa girmeden odaya giremiyorsun, çocuğuna sarılamıyorsun. Yolda görsen, karşılaşsan çocuğunla, koşarak gelip sana sarılmak istese bile ister istemez yapamıyorsun."

Ben çöp topluyorum. Çöp temizliği yapıyorum. Ben şirketin hangi bilgisini dışarı vermiş olabilirim ki?

ÇALIŞMA koşullarının ağır, direniş koşullarının çalışma koşullarından daha ağır olduğunu söylüyor Özgür Demir. Çadır sökülmüş, direniş alanına ATM alanı yapılmış, ekonomik anlamda çok zor, evde bekleyen çocuklar, eşler var. Ama buna rağmen devam ediyorlar. - Direnişte olmak çalışma koşullarından daha ağırsa neden direniyorsunuz? - Direnmezsek kaybedeceğimiz şey onurumuz olacak. 25/2'den atıldık. Yani yüz kızartıcı suçtan atıldık. Mücadelemiz onurumuzu kazanmak. Yüz kızartıcı suç şirket bilgilerini dışarı bildirmek gibi. Ben şirketin muhasebecisi değildim. Şirketin hiçbir hiçbir bilgisini dışarı vermedim

 

DESTEK SÜRÜYOR

Direnen işçiler geçimlerini başta Avcılar Belediyesinde çalışmaya devam eden Belediye-iş üyesi işçiler olmak üzere, çeşitli iş kollarından işçilerin aralarında topladıkları paralarla sağlıyor, içeriden destek sürüyor. Bu birlik Avcılar Belediyesi'nde sağlanmış. Özgür Demir anlatıyor: "Doğru bir, hakkın yolunda kazananın siyaseti olmaz, ekmeğin siyaseti olmaz, bunlarda ona mal etmek için yetkililer insanları sınıflandırdılar. Dediler ki siz hakkınızı isteyemezsiniz, sizin hak talep etme gibi özgürlüğünüz olamaz. Biz buna karşı hep beraber olduk."

Su içerken dahil fotoğraflanıyorduk.

DİRENMEK için 4 çocuğundan 3'nü ailesinin yanına, Bartın'a gönderen, eşiyle beraber işten atılarak eşiyle beraber direnen kadın işçi Senem anlatıyor: "Çok zor şartlar altında çalışıyorduk, mesela sabah 6 akşam 3 çalışma saatlerimiz, 15 dakika bir kahvaltı 1 saatte yemek molamız vardı. Sabah 6'da işbaşı alıyorduk. Bölgelerimiz vardı, ilk etapta bölgenin kaba pisliğini topluyorduk. Kağıtlarını, çöplerini... Sonra elimizdeki süpürgelerle komple boy süpürgesi yapıyorduk. Tüm pislikleri kaldırıyorduk. Akşama kadar böyleydi. Kendi bölgemiz bittiğinde zoraki başka bölgelere de yönlendiriliyorduk. Başkalarının bölgelerini de yapıyorduk. İki dakika oturamıyorduk, su içerken dahil fotoğraflanıyorduk. Oturup bir köşede su içtiğimizde gelip fotoğrafımızı çekip, bizden savunma isteyebiliyorlardı. İşçi değil de açıkçası köle yerine koymuşlardı bizi. Kışın elimizde küreklerle erkeklerin yaptığı işleri yapmak zorunda kalıyorduk. Tuzlama yaptığımız oldu, küreklerle kar topladığımız oldu. Çekpaslarla bütün caddelerin karlarını topladığımız oldu. Kışın şartlarımız daha ağırdı. Erkeklerin yaptığı işin aynısını yapıyorduk."

 

GÜNDEM