ffa41
Basından-BirGün Gazetesi- Kıdem Tazminatında Rüşvet Önerisi

Kıdem tazminatı konusu bayram tatilinde de gündemden düşmedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in çelişkili açıklamaları nedeniyle konu daha da karıştı. Bakan 14 Ekim 2013 tarihli açıklamasında kıdem tazminatı ve taşeron işçiler sorununu taraflarla uzlaşma olmaması halinde, kasım ayında parçalı şekilde TBMM gündemine getireceklerini söyledi (Zaman).

Bakan 19 Ekim 2013 tarihli açıklamasında ise "Eğer uzlaşı olmaz ise tabii bir başka bahara kalmak durumundadır"' şeklinde konuştu. Ancak bu açıklamasında bakan uzlaşı aranan noktaya ilişkin ilginç bir ayrıntıdan söz etti: "Kıdem tazminatıyla ilgili kesinlikle bir mağduriyet söz konusu değil. Burada açıkça ilan ediyorum; kıdem tazminatını şu anda hak edenlerin, ne geçmiş ne de geleceğe dönük bir hak mahrumiyetinden yana bir karar alma peşinde değiliz." (cnnturk.com) Anlaşılan o ki, uzlaşma olsa da olmasa da hükümetin niyeti kıdem tazminatını bir yerden başlayarak budamak. Nitekim bunu hükümetin resmi belgelerinde açıklıkla görüyoruz. Atilla Özsever'in dün (22 Ekim 2013) Yurt'taki yazısında aktardığı gibi hükümet bu konuda kararı vermiş durumda.

8 Ekim 2013 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Orta Vadeli Program'da "Sosyal taraflarla diyalog içerisinde tüm işçilerin faydalanacağı ve bireysel hesaba dayanan bir kıdem tazminatı sistemi geliştirilecekti/" hedefi yer almakta. Hükümet kıdem tazminatı fonu konusunda modele bile karar vermiş durumda: Bireysel hesaba dayalı fon sistemi. Şimdi sıra bunun uzlaşma adı altında kotarılmasında. Uzlaşma için ise "rüşvet" anlamına gelebilecek bir öneri söz konusu.

Bakanın açıklamalarında ifadesini bulan bu öneriye göre, şu anda çalışmakta olanların kıdem tazminatları eski sisteme göre devam edecek. Mevcut çalışanlar yeni sistemden etkilenmeyecek. Ancak yeni işe girenler yeni kıdem tazminatı sistemine tabi olacak. Bu öneri ile sendikalara "üyelerinizin şu anda bir hak kaybı yok. Gelecek kuşakların haklarını ise boşverin" deniyor aslında. İşçilerden ve sendikalardan gelecek kuşakların kıdem tazminatı hakkını feda etmesi isteniyor.

Aynı durum sosyal güvenlik "reformu" sırasında da yaşanmış ve dönemin Türk-İş Başkanı Kumlu "mevcut haklar korunuyor" gerekçesiyle sosyal güvenlikte hak kayıplarına "evet" demişti. Ancak kıdem tazminatında durum o kadar kolay değil. Türk-İş'in 8-11 Aralık 2011 tarihinde toplanan 21. Genel Kurulu'nda kıdem tazminatı konusunda eğilip bükülemeyecek son derece net bir karar alındı. Bu kararın tam metni şöyledir: " Kıdem tazminatı, Türkiye işçi sınıfının ve TÜRK-İŞ'in kırmızı çizgisidir. TÜRK-İŞ Genel Kurulu bugün çalışanlar ve gelecekte çalışacak olanlar için kıdem tazminatının mevcut haliyle korunmasından yanadır. TÜRK-İŞ'in kıdem tazminatının fona devredilmesi, süresinin azaltılması gibi bu hakkın tasfiyesine ya da zayıflat/imasına yönelik her türlü girişimin karşısında cevabı genel grev olacaktır" Bu karar son derece açıktır ve her türlü "rüşvet" önerisine ve gelecek kuşakların kıdem tazminatı hakkının pazarlığına kapıyı kapatmaktadır. Bu karar Türk-İş Genel Başkanı'nı ve yönetim kurulunu bağlamaktadır.

Bakanlıkla konuyu müzakere eden Türk-İş temsilcilerinin bu kararın dışına çıkması mümkün değil. Dolayısıyla bu kararın dışında varılacak bir uzlaşma meşru olmayacak ve Türk-İş Genel Kurul kararının çiğnenmesi anlamına gelecek. DİSK'in de kıdem tazminatı konusundaki tutumu net olduğuna göre kıdem tazminatının tasfiyesi konusu "bir başka bahara" kalmak durumundadır. 24.10.2013

 

 

GÜNDEM