ffa41
Basından-BirGün Gazetesi-Patron Sevgisinin Belgesi

Başbakanlık, 'milli güvenlik' gerekçesiyle binlerce metal işçisinin grev hakkını neden gasp ettiğini şöyle açıkladı: 'Milli ekonomi' zarar görür, patronlar yüksek tazminatlar ödemek zorunda kalır, toplumsal hareketlilik artar.


Başbakanlık, Birleşik Metal-Iş üyesi binlerce işçinin grev hakkını "milli güvenlik" gerekçesiyle gasp etmesini "ekonomik" gerekçelerle savundu. Birleşik Metal-Iş'in grev erteleme kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay 10. Daire Başkanlığı'na açtığı davada savunmasını sunan Başbakanlık, "ekonomik menfaatlerin korunmasının da milli güvenliği ilgilendirdiğini, söz konusu grevin 'milli ekonomiyi' zarara uğratacağını, dolayısıyla milli güvenliğin doğrudan bozulmasına yol açacağını" iddia etti. Başbakanlığın savunma yazısında kullanılan ifadeler, 'milli ekonomi' ile kastedilenin 'patronların ve şirketlerin ekonomisi' olduğunu ortaya koyarken, yazıda grevdeki işçilerle dayanışmak için yurt çapında düzenlenen eylemler de suç olarak gösterildi.

Yazıda, grevin hem savunma sanayiini ve TSK'yi zor duruma düşüreceği, hem de düzenlenen destek eylemleri nedeniyle 'iç güvenliği' tehdit edeceği öne sürüldü.


Tartışmasızmış
Başbakanlığın gönderdiği yazıda özetle şöyle denildi: "Bakanlar Kurulu kararı ile ertelenen grevin, doğrudan ve dolaylı etkilenecek işletmelere vereceği maddi zararların yanı sıra, özellikle 'milli ekonomiye zarar vermesi'; Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, Emniyet Genel Müdürlüğü'nü, Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nı ve çeşitli firmaları olumsuz etkilemesi, ayrıca 'olası provokasyonlar nedeniyle iç güvenlik bakımından tehdit ve risklerin ortaya çıkmasına neden olabileceği' gerekçeleriyle milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu tartışmasızdır."


Devlet seferber oldu

Başbakanlığın savunmasında; İçişleri Bakanlığı'na bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, Milli Savunma Bakanlığı'nın, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'nin ve Ekonomi Bakanlığı'nın görüş yazılarına da yer verildi. MGK ve Milli Savunma Bakanlığı, grevin TSK'yi zor duruma düşüreceğini iddia ederken, Ekonomi Bakanlığı ihracatçı şirketlerin zor duruma düşeceği ve yüksek tazminatlar ödemek zorunda kalacağı görüşünü bildirdi, içişleri Bakanlığı ve Emniyet ise grev sürecinde düzenlenen eylemleri örnek göstererek "grevin provokasyonlara ve toplumsal hareketliliğin artmasına neden olacağını, iç güvenliği tehdit edeceğini" öne sürdü.



Savunma mantıksızlık silsilesi

Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu: Baştan sona gayri ciddi yaklaşımla hazırlanmış bir savunma. Başbakanlık, süre kısa olduğu için yeterli belge ve bilgi olmadığını söylüyor, bu ne kadar apar topar toplama imzalarla karar alındığını gösteriyor.
Savunmada temel olarak yaklaşım şu:


Milli güvenlik, milli ekonomi üzerine oturtulmuş. "Düşmanlar önce milli ekonomiyi, ardından milli güvenliği çökertir" gibi basit bir mantıksızlık silsilesiyle hazırlanmış. Bu savunma uluslararası arenada ibretle okunacak. Danıştay'ın böyle bir savunmanın ardından bağımsız bir yargı olarak grev erteleme kararının yürütmesini durdurmasını bekliyoruz. İşçinin çalışma koşullarından, ücretlerinden bahsedilmeyen, tamamen devletçi bir refleksle hukuka saygısızlık edilerek gönderilmiş bir savunma bu. Greve çıkan insanların hak arayışı çerçevesinde yaptıkları eylemler, kendilerini zincirlemeleri, toplumsal ve siyasal yapıların greve destek vermesi eleştirilerek milletvekili seçimlerinde provokasyona zemin hazırlanacağı ve bu saikle milli güvenliğin bozulacağı öngörülüyor. Ülkeyi yönetenlerin seviyesi ne yazık ki bu.


Hukuksuzluğun itirafı

Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik:

Başbakanlığın savunması hukuksuzluğun itirafı gibi değerlendirilebilir. Çünkü savunmada grevin ertelenmesi ekonomik nedenlere bağlanıyor. Hukuktan öte siyasi değerlendirmeler ve kaygılar güdülmüş.Şirketlerin ekonomik kgygı ve itibarları göz önünde bulundurularak işçilerin grev hakkı engellenemez. Danıştay'ın bu konuda yerleşik içtihatları var. Grev zaten ekonomik açıdan işyerlerini zora sokmak için yapılır. Siz şirketlerin ekonomik menfaatlerini gerekçe göstererek grev erteliyorsanız, o zaman Anayasa'dan, yasalardan grev hakkını kaldırın! Çünkü bu savunmaya göre bu ülkede grev yapılamaz. Danıştay bugüne kadar süren tutumunu devam ettirirse savunmayı dikkate almadan grev ertelemeyi kaldırabilir. Hukuk ve yasalar bunu gerektirir. Ancak bu savunma da gösteriyor ki, grev erteleme kararı hukuki değil siyasi bir karar.


'Toplumsal hareketlilik artar'

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü'nden gönderilen görüş yazısında, grevin öncesinde ve grev erteleme kararının ardından pek çok ilde işçilerle dayanışmak amacıyla düzenlenen eylem ve etkinlikler 'suç'muş gibi gösterildi.

Bu süreçte toplam 107 eylem ve etkinliğin düzenlendiğine, 21 kişinin gözaltına alındığına dikkat çekilen yazıda, "Bu eylem ve etkinliklerden de anlaşılabileceği gibi, grevin konuyla doğrudan ilgisi olmayan bazı sivil toplum örgütlerince provoke amaçlı eylemlere kaynak teşkil edecek şekilde suiistimal edilebildiği, yaklaşan seçimlerin güvenliğini sekteye uğratarak kaotik ortam oluşturmak isteyen bazı kişi ya da gruplarca toplumsal hareketliliği artırmak için kullanılabileceği" belirtildi.


'Patronlar tazminat öder'

Ekonomi Bakanlığı milli güvenlik ile milli ekonominin birbiriyle bağlantılı iki kavram olduğu görüşünü savundu. Bakanlık, metal işkolunda grev uygulanması nedeniyle pek çok sektörde üretim ve ihracat kaybının yaşanacağını ve ülke açısından telafisi neredeyse imkânsız zararların meydana geleceğini iddia etti.

Bakanlıktan gönderilen yazı, milli ekonomiden kast edilenin şirketlerin ve patronların ekonomisi olduğunu da gözler önüne serdi. Yazıda, "Avrupa ağırlıklı olmak üzere onlarca ülke ile ihracat bağlantısı yapan metal sektöründeki ihracatçı şirketler 'Pazar kaybı'nın yanı sıra, ulusal ve uluslararası piyasalarda, sözleşmelerden doğan yükümlülüklerinin zamanmda yerine getirilememesi nedeniyle 'yüksek tazminatlar ödemek' zorunda kalabileceklerdir.

Bu durum, aynı zamanda güven ve itibar kaybı dolayısıyla pazar kaybmı da beraberinde getirecektir" denildi. Söz konusu ihracatçı şirketlerin dünya piyasasında son derece zor rekabet şartlarında mücadele ettiğine vurgu yapılan yazıda, grevin bu şirketleri yalnızca maddi zarara uğratmakla kalmayacağı, aynı zamanda uzun yıllar süren tecrübe ve çabalarıyla oluşturdukları güveni de sarsacağı öne sürüldü. Yazıda 'grev nedeniyle yabancı yatırımların ülkemizi tercih etmeyebileceği' de iddia edildi.

'Kararımız dava konusu olamaz'

BAŞBAKANLIK, savunmasında Danıştay'ı da eleştirdi. Grevin ertelenmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararının bu aşamada dava konusu edilmesinin ve Danıştay tarafmdan inceleme konusu yapılmasının usule aykırı olduğunu iddia eden Başbakanlık, davanın olağanüstü hızlı şekilde görüldüğünü öne sürerek ek süre taleplerinin reddedilmesine de tepki gösterdi: "Öncelikle olağanüstü hızlı şekilde görülen bu davada dairenizce alınan usule aykırı ara kararlar sebebiyle Anayasal savunma hakkımızı kullanmamızın engellendiğini (...) belirtmekte fayda görüyoruz."


Grev iyi niyetli değilmiş

Başbakanlık, Birleşik Metal-İş'in dava dilekçesinde yer alan "Bakanlar Kurulu'nun başka amaçlar güttüğü" şeklindeki iddianın haksız ve yersiz olduğunu savunarak, "Aksine davacı tarafından grev hakkı iyi niyet kurallarına uygun olarak kullanılmamıştır" ifadesini kullandı.


Başbakanlığın savunmasında "grev ertelemesinde amaçlanan -dava dilekçesinde ileri sürülenin aksine- sendikanın ve işçilerin yasal haklarının ellerinden alınması değil, milli güvenliği bozucu nitelikte olan bir grevin her iki tarafı da memnun edecek şekilde bir an önce çözümlenmesi ve uyuşmazlığın giderilmesi" olduğu öne sürüldü. Savunmada, grevin devam ettirilmesinin greve katılan işçileri de mağdur edeceği iddia edildi. 

25.2.2015

 

 

GÜNDEM