ffa41
Basından-Aydınlık Gazetesi Yatağan İşçisi Geliyor,Haydi Ankara!

Sodra dağından indiler, Ankara yollarına düştüler. Ekmeklerini, geleceklerini ve vatanlarını mahvetmeye çalışan Ankara'nın kapısına dayanacaklar. 8 Ekim Sah, İzmir'deyiz. En önde kocaman bir Türk bayrağı...


"Ekmeğimiz, geleceğimiz ve vatanımız için yürüyoruz" pankartının arkasında, al bayrakları, Atatürk posterleri, baretleri, şimşek çakan gözleri ve sıkılı yumruklarıyla yürüyorlar İzmir'de.
Yolu kapatmış, vakur adımlarla yürüyorlar Gazi caddesinde. "Birleşe birleşe kazanacağız" Türk-İş İzmir Bölge Temsilcisi Hüseyin Karakoç, Tes-İş ve Maden-Iş Genel Merkez Yöneticileri, İzmir'deki tüm sendikalar orada. Önderlik sadece koltuklarla yapılmazmış. "Göreceksiniz, Yatağan işçisi genel merkezleri çok yakında sahaya indirecek" diye yazdığımızdan bu yana bir ay geçmedi. Dün Tekel, Seka, Seydişehir işçisi birleştirmişti bütün sendikaları ve işçi sınıfını.
Bugün de Yatağan birleştiriyor. Yatağan'dan, Aydın'a, oradan İzmir, sonra Uşak, Afyon ve Ankara... Sendikaları ve dağılmış işçileri toparlayarak, birleştirerek, cesaret ekerek ve umut aşılayarak yürüyorlar.
Hüseyin Karakoç, "Yatağan direnişi milattır" diyor, "işçi ayağa kalkacak ve özelleştirmeleri püskürtecek" diyor. Ankara'ya sesleniyor. "Aklınızı başınıza alın. Oynamak istediğiniz işçi sınıfıdır, Yatağandır" diyor. Soma'dan altı otobüs maden ve enerji işçisi gelmiş, oradalar. işçi Partisi orada...

Yüzlercesi gelmiş. Birleşiyor yürekler, slogan oluyor. "Birleşe birleşe kazanacağız". " Şalter inecek hükümet gidecek" İzmir caddeleri inliyor.


Takılıyor İzmirliler peşine işçinin, çığ oluyorlar daha beş yüz metre gitmeden. Emperyalizmi hayatında yaşıyordu işçi. Sadece, SEKA'larla, TÜPRAŞ'larla, TELEKOM'larla, TEKEL'lerle, madenler ve santrallerle değil, ekmekleri ve gelecekleri ile de yaşıyorlardı. Binler olup haykırıyorlar: "Köroğlu'nun yürüyüşüdür bu." "Madenlerimize, santrallerimize, ülkemize sahip çıkmak için yürüyoruz." "Emperyalist işgale karşı yürüyoruz." Yıkılan Cumhuriyetin, ayaklar alüna en fazla kalanı onlardı. "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" demesin de ne desinler? Türk bayraklarıyla yürümesin, Atatürk'e sahip çıkmasın da ne yapsınlar? "Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkmak için" yürüyorlar, Onuncu Yıl Marşı, marşları oldu.
Tekel direnişlerinden, SEKA destanlarından beslendiler. Ölümü göze almış, yürüyorlar. "Ölmek var dönmek yok." SEKA marşını uyarlamış, Yatağan marşı yapmışlar. "Santralleri, madenleri satın da görelim sizi Siyasetçi katili yapmayın bizi Cezaevleriniz, tankınız, topunuz Biber gazınız, copunuz vız gelir bize vız." Haziran ayaklanması devam ediyor.


Haziran'da milyonların arasında emekçiler de vardı. Bu kez, emekçiler örgütsel olarak ta Hazirandalar.

Haziran ayaklanmasının sloganları, marşları, türküleri, Yatağan'ın olmuş gayri. "Sık bakalım, sık bakalım Biber gazı sık bakalım. Kaskını çıkar, copunu bırak Delikanlı kim bakalım" Ankara'yı yeniden Cumhuriyetin Ankara'sı, işçi sınıfının, bağımsızlığın Ankara'sı yapmak istiyorlar. Bugün Ankara'dalar.

Cumhuriyet tarihinin en büyük emekçi saldırısına hazırlanan Hükümete karşı, emekçi düşmanı planı püskürtmek isteyenler için, gün bugündür.

Yatağanla birleşmek, Yatağan ruhunu işçi sınıfının toplam ruhu haline getirmek, sendikal hareketin de, işçi sınıfının da, ülkenin de kurtuluş yolunu göstermektedir. Bütün sendikacılar, işçi sınıfını Ankara'ya gelen Yatağan işçisiyle birleştirmelidir. "Vatan elden gidiyor, Cumhuriyet yıkılıyor" diyen ADD, TGB, ÇYDD ve CKD, Yatağan işçisi ile Ankara'da birleşmelidir. Haydi Ankara

 

 

GÜNDEM