ffa41
Basından-Aydınlık Gazetesi-Esin Turhan-KIDEM TAZMİNATINA DOKUNULURSA

AKP hükümetinin derdi ne işçinin hakkını korumak, ne de işleyişi bir düzene sokmak. Hükümetin derdi, temsil ettiğini sandığı sermayenin üstündeki yükleri yani işçiye dair ne varsa yok etmek.


Kıdem tazminatı da bunların başında geliyor. Diğer değişiklikler nasıl yapıldıysa kıdem tazminatını yok etme işini de aynı yöntemle yürütüyorlar. Önce herhangi birinin ağzından ortaya bir laf atılıyor, toplumsal hafızaya öyle ya da böyle yer ettiriliyor. Tabi bu arada mutlaka inkar da ediliyor, "Öyle bir çalışmamız yok" diye. Kıdem tazminatı fonu da böyle.


Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanan kaç taslak çıktı ortaya. Bakan defalarca "Çalışmamız var" dedi sonra inkar etti. Kaç defa rafa kalktı, kaç defa indi. Ama sonunda, 9 yıl aranın ardından toplanan Çalışma Meclisi'nde asıl amacın kıdem tazminatı olduğu ortaya çıktı. Şimdi esas konuya gelirsek, AKP'nin ne hükümetinin, ne de bakanlarının yaptıklarını uzun uzun anlatmaya gerek yok. Artık konuşulması gereken hükümetin ne yaptığı değil, karşısındaki güçlerin ne yapacağıdır.


Kıdem tazminatına dokunulmasını genel grev nedeni sayan Türk-İş Konfederasyonu ve "Kırmızı çizgimizdir" diyen DİSK, ne yapacak? Bu durumu eğer bir fıkrayla anlatmak gerekirse yıllar önce Türk-Iş Başkanlar Kurulu'nda anlatılan bu fıkra en doğru mesajı verecektir.

 

"Ege'nin bir köyünde bir çerkez ve iki köylü genç atlarıyla başka bir köye gidiyorlarmış. Yol boyunca çerkez, eşkıyalarla nasıl dövüştüğünü anlatıp böbürleniyormuş; iki köylü genç de onu biraz ezik biraz şaşkın dinliyormuş. Ama çerkezin övünmesi önlerini eşkıyaların çevirmesine kadar sürmüş.


Eşkıyalar, iki gencin ve çerkezin üzerlerindeki kamayı, kemeri, cepkeni, üzerine bindikleri atları, hatta ayakkabılarını almışlar. Yalın ayak yürümeye başlamışlar. Yol boyunca çerkezin böbürlenmesini dinleyen iki genç çerkeze, "Ne oldu eşkiyalar herşeyini aldı sesin bile çıkmadı" demişler. Çerkez ise sırıtarak kamasının elinde kalan kınını gösterip "ha bu kını alsalardı da göreydim onlari" demiş, işte şimdi kıdem tazminatına dokunulmasını genel grev nedeni sayacak olan tüm Türk-İş Başkanları, kırmızı çizgi sayan DİSK Başkanları, neyi beklerler? Herhalde kıdem tazminatının ardından cüzdanlarını çıkarıp "hele buna bir dokunsalardı" mı diyecekler?


Hükümet de onun için henüz onların ceplerine elini atmıyor.

 

Sattırmecezgari!

Hepsi kahraman! Hepsi Türkiye işçi sınıfının yüz akı. Özelleştirmeye karşı direnen enerji ve maden işçilerinden söz ediyorum. Çalışma hayatı muhabirliğine başladığım zamanlarda mevsimlik Tekel işçilerinin eylemi vardı. TEKEL'in tepesinde özelleştirme giyotini sallanıyordu, işçiler ekmeklerinin yanında çalıştıkları kuruma da sahip çıkıyorlardı. Hiçbiri bize iş versinler de satılırsa sarılsın demiyordu. Bugün de termik santrallerin ve kömür ocaklarının işçileri de aynı şeyi yapıyor. Çalıştıktan işletmeleri vatan olarak kabul edip sarılıyorlar.
Zonguldak'tan AKP hükümetine "Hodri Meydan", Yatağan'dan "Sattırmecez gari" diyorlar. "Sıkıysa gelsinler de satsınlar bakalım" diyen yürekli işçiler bir kere püskürttüler yağmacıları. Şimdi hepimizde sıra. Sattırmayalım gari bizim olanları.

9.10.2013

 

GÜNDEM