ffa41
Basından-Aydınlık-Yıldırım KOÇ- Hükümete karşı çıkamayıp kardeş sendikaya zarar verenler

Belediye-İş Sendikası 12 Mart 2014 günü bir açıklama yaptı. "Türk-İş şirket gibi yönetilemez" başlıklı açıklamada İşkolları Yönetmeliğindeki bir değişiklik konusunda onay verdiği için Türk-İş yönetimi sert biçimde eleştirildi.

Açıklamada şöyle deniyordu: "Bugün ülkemizde evrensel hukuk ilkeleri değil, kişilerin, kurumların ihtiyaçlarına göre hazırlanan hukuksal düzenlemeler alışkanlık haline gelmeye başlamıştır. Başta Türk-İş Genel Başkanı olmak üzere, Türk-İş yönetimi de bu süreçten fazlası ile nasibini almıştır. "Türk-İş Yönetimi, iktidarını sağlamlaştırmak, yönetim kurulu üyelerinin koltuklarını korumak için, çalışma yasalarını, mevcut İşkolları Yönetmeliğini, Yargıtay İş Hukuku Dairelerinin yerleşik içtihatlarını, kısacası hukukun temel ilkelerini ayaklar altına almıştır.

"Türk-İş, sadece Yönetim Kurulu üyelerinin çıkarlarını korumak amacıyla oluşturulmuş bir şirket, Türk-İş'in başındaki kişi de şirketin genel müdürü değildir."

Ne oluyor? Tartışmanın özü ne?

Türkiye'de sendikalar 20 ayrı işkolunda örgütlüdür. Bu işkolları kanunda sayılmıştır; ancak bu işkollarının kapsamı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından belirlenmektedir. Türkiye'de hükümetlerin sendikaları hizaya sokmada kullandıkları bir araç, işkollarının kapsamını değiştirmektir. Eğer bir sendika hükümete karşıysa, İşkolları Yönetmeliği'nde işkolunun kapsamı değiştirilerek üyeleri azaltılır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, hükümet yanlısı politikalar izleyen Yol-İş'i ödüllendirme çabası içindedir. Yol-İş Sendikası bir dönem AKP'ye karşı tavır almaya cesaret edebilmişti.

28 Mart 2004 günkü yerel seçimlerin yapılmasından 15 gün önce, Yol-İş Sendikası Yönetim Kurulu imzalı bir mektup, Yol-İş'in o tarihteki 73 bin üyesine ayrı ayrı postalandı.

Mektubu ben kaleme almıştım; Yönetim Kurulu da onaylamıştı. Mektupta, hükümetin Kamu Yönetimi Temel Kanunu tasarısına karşı çıkılıyordu. Mektup şöyle bitiyordu: "28 Mart yerel seçimlerinde AKP'ye verilecek her oy, 'Siz ne yapıyorsanız iyi yapıyorsunuz; bu yasayı da çıkarırsanız iyi olur, ben sizi destekliyorum' anlamına gelir."

Yol-İş'in bugünkü çizgisi Yol-İş bugün hükümet yanlısı bir politika izleyerek üye sayısındaki düşmeyi önlemeye çalışıyor. Hükümetin attırdığı bir adım nedeniyle üye kaybına uğrayacak olan Yol-İş, hükümete karşı çıkmak, 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde AKP karşıtı açık bir tavır almak yerine, Türk-İş üyesi kardeş bir sendika olan Belediye-İş'e zarar vererek durumunu korumaya çalışıyor.

AKP'ye karşı tavır alma cesaretini gösteremeyenlerin oklarını Belediye-İş'e çevirmeleri, Türkiye işçi sınıfı tarihinin kara lekelerinden biridir.

Ne oluyor? 12.11.2012 tarihinde kabul edilen 6360 sayılı Kanuna göre, Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde büyükşehirler kuruldu; bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürüldü. Daha önce de Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun'da büyükşehir belediyeleri kurulmuştu. Yeni kanunla bu büyükşehirlerin sınırları il mülki sınırları olarak belirlendi. İstanbul ve Kocaeli geçmişte de bu statüdeydi. Bu illerin hepsinde il özel idarelerinin tüzel kişiliği sona erdirildi. Bu yeni düzenlemeye göre, il özel idarelerinin işçileri 30 Mart 2014'ten itibaren büyükşehir belediyelerine devredilecekti. Diğer bir deyişle, Yol-İş'in il özel idarelerindeki 10 bini aşkın üyesi genel hizmetler işkoluna geçirilecekti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bu işçilerin Yol-İş'in işkolunda kalmasını sağlamak amacıyla İşkolları Yönetmeliği'ni değiştiriyor. Belediye-İş'i yakından ilgilendiren bu konuda Türk-İş olumlu yanıt verdi. Yol-İş, üye kaybına yol açacak politikalara karşı çıkmak yerine, Türk-İş üyesi bir sendikaya üye kaymasını önlemek için hükümetle işbirliği yapıyor. Bu tavır sizce sendikal ahlaka uyar mı? Daha doğru, sendikal ahlak diye bir şey kaldı mı?

15.3.2014

 

 

GÜNDEM