ffa41
Basında-Birgün Gazetesi-Emekçiye Esnekleştirme Paketi

Demokratikleşme adı verilen pakette dağ fare doğurmadan birkaç gün önce hükümetin emekçiye yönelik bir başka paketi gündemdeydi. 26-27 Eylül 2013 tarihinde 9 yıllık keyfi aradan sonra toplanan Çalışma Meclisi'nde konu, hükümetin emeğe yönelik tahrip gücü yüksek esnekleştirme paketiydi.


Çalışma Meclisi'nin gündeminde üç uzatmalı konu, kıdem tazminatı, alt işverenlik (taşeron) ve kiralık işçilik konuları vardı. Bakmayın adının Çalışma Meclisi olduğuna, toplantının içeriğinde ne müzakere ne de mutabakat vardı. Adı Çalışma Meclisi idi ama kendisi birkaç panelden ibaret bir toplantıydı.


Bir önceki yazımda Çalışma Meclisi için "müsamere" benzetmesini yapmıştım. Hakikaten toplantının açılış kısmı tam bir müsamere olmuş. Toplantı davetiyesine göre sendikacılardan sonra konuşması gereken Başbakan Erdoğan ilk konuşmayı yaptı ve hiçbir sendikacıyı dinleme ihtiyacı duymadan çekip gitti. Çalışma hayatının bu kadar kritik konuları üzerine konuşacak sendikacıların ve tartışmaların Başbakan tarafından dinlenmemesi manidar.


Bakanlık açıklamasına göre Başbakan konuşurken salonda 1400 kişi varmış. 1400 kişi ile müzakere değil olsa olsa müsamere yapılır. Nitekim öyle de oldu. Anlaşılan o ki Başbakan konuşurken salona tedbiren bindirilmiş kıtalar getirilmiş sonra da salon boşalmış. Sadece Başbakan değil tartışılan konulardan sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı da tartışmaları izlememiş. Nerede 1962 Çalışma Meclisi nerede 2013 Çalışma Meclisi! İlkinde müzakere ve mücadele sonuncusunda ise müsamere vardı. Bakanın izlemediği toplantıyı sendikacı neden izlesin ki? Pek çok sendikacı da bakan ve başbakan gibi davranmış toplantıya şöyle bir uğrayıvermiş.. Belki de toplantının en kayda değer tarafı DİSK ve Türk-İş adına yapılan sunumlar oldu. Ancak bu sunumlarda ortaya konan düşüncelerin bakanlık nezdinde bir kıymeti olmadığı tartışmalı sonuç bildirgesiyle ortaya çıktı.


Türk-İş ve DİSK temsilcileri sonuç bildirgesinde yer alan değerlendirmelere katılmadıklarını bildirdiler.

Böylece Çalışma Meclisi'nden bir kaç nitelikli sunum dışında hiç bir sonuç çıkmadı. Bakanlık 10. Çalışma Meclisi Sonuç Bildirgesi adlı bir metni yayınlasa da ortada bir sonuç bildirgesi ve mutabakat yok. Çalışma Meclisinde işçilerin ezici çoğunluğunu temsil eden Türk-İş ve DİSK ile taşeron işçi temsilcilerinin protesto ettiği metne sonuç bildirgesi denemez. Çalışma Meclisinin "korsan" sonuç bildirgesi hükümetin siyaset tarzı açısından da tipik bir örnektir: Muhataplarını dikkate almayan, "ben yaptım oldu" anlayışının yeni bir örneği.


Çalışma Meclisi ve onun sözde sonuç bildirgesi sendikaların ve işçilerin ezici çoğunluğunun itiraz ettiği üç temel konuya (taşeron, kıdem tazminatı ve kiralık işçilik) kamuoyu desteği sağlamak amacıyla yapılmış bir PR (halkla ilişkiler) çalışması olarak gözüküyor. Ancak bu PR çalışması istenen sonucu vermedi. DİSK ve Türk-İş'in eleştiri ve protestoları Çalışma Meclisine damgasını vurdu. Sonuç bildirgesi cambazlığı ile sendikaların itiraz ettiği pek çok konu sanki üzerinde fikir birliği varmışçasına formüle edildi. Ancak bu bildirgenin bakanlığın ve işveren örgütlerinin görüşlerini yansıtan bir metin olduğu, sonuç bildirgesi olmadığı açık. Hiç kimse bu bildirgeyi basamak yaparak yeni girişimlere kalkışmamalı.
Ulusal İstihdam Stratejisi ile yeni bir ivme kazanan çalışma hayatında esnekliğin kurumsallaştırılması süreci bir paket olarak Çalışma Meclisi'nde gündeme geldi. Bu paketin emek açısından zaman ayarlı ve tahrip gücü yüksek bir paket olduğu bir kez daha anlaşıldı. Çalışma Meclisi'nde mızrak çuvala sığmadı. Esnekleştirme paketi sendikalar ve işçiler tarafından reddedildi.


Ancak tehlike geçmedi. Şimdi "korsan" sonuç bildirgesine dayanarak esnekleştirme paketini uygulamak için yeni adımlar gündeme gelebilir. Bu nedenle Çalışma Meclisi'nde Türk-İş ve DİSK temsilcilerinin ortaya koyduğu tepkinin güçlendirilerek devamında sayısız fayda var.

3 .10.2013

 

 

GÜNDEM