ffa41
Basın açıklaması-Sorun Sayın Ergün Atalayın açıklamasında değil, tehdide varan tepkiyi koyan vicdansız, komplocu hastalıklı kafalardadır.

SORUN SAYIN ERGÜN ATALAY’IN AÇIKLAMASINDA DEĞİL, TEHDİDE VARAN TEPKİYİ KOYAN VİCDANSIZ, KOMPLOCU HASTALIKLI KAFALARDADIR.

Geçtiğimiz günlerde Türk-İş Genel Başkanı Sayın Ergün Atalay’ın bir gazetecinin Asgari ücretle ilgili olarak, Fransa’daki protestolar hükümetin benzin zammını geri çekmesiyle bağlantılı bir sorusu üzerine, “Böyle daha ne kadar gider. İşte Fransa’da gördük gitmediğini. Burada ne kadar, gider mi gitmez mi, bize bağlı” dedi diye, başına gelmedik kalmadı.

Sayın Ergün Atalay üyelerine karşı sorumluluğu gereği, sadece bu ifadeleri kullandığı için, belli bir merkezden yönlendirilen bir linç kampanyasıyla karşı karşıya bırakılmış, vatan hainliğinden ihanete, halkı isyana çağırıp sokağa dökmeye kadar ipe sapa gelmez hastalıklı komplocu bir saldırıya uğramıştır.  

Üstelik ifade ve protesto etme özgürlüğü Anayasa’nın da üstünde olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin de teminatı altındayken, Sayın Atalay’ın geçmişi, yaptıkları ortadayken; bu düzeydeki açıklamaya bile tahammül edemeyenler Sayın Atalay’dan nasıl bir açıklama beklemektedir?

Sayın Ergün Atalay’a saldıranlar, ülkemizin en büyük Konfederasyonu’nun Başkanının çalışanların sorunlarına ilişkin en masumane ifadesini, görev ve sorumluluğu gereği onların haklarını savunurken inebileceği en alt noktaya inip yaptığı açıklamayı bile dikkate almadılar.

Sayın Ergün Atalay’a saldıranlar, demokratik ülkelerin hiçbirinde kişilerin kendi konumları ve sorumluluklarının gerektirdiği konularda açıklama yaptıkları için vatan hainliği ile suçlanıp linç edilmediğini, aksine görevlerini yaptıkları için takdir edildiklerini bile dikkate almadılar.

Bu ne tahammülsüzlüktür. Bu ne kendini bilmezliktir. Bu ne hastalıklı komplocu bir kafadır.

Sorun Ergün Atalay’ın ifadesi değildir. Sorun ona tepki veren vicdansız, komplocu hastalıklı kafadır. Sorun çalışanların demokratik haklarını barışçıl bir şekilde kullanma yönünde düşüncesine duyulan tahammülsüzlüktedir. Sorun ülkemiz demokrasisinin geldiği noktadır. Sorun anayasal ve yasal ifade özgürlüğünün baskı ve tehditle yok edilme çabasıdır.

Bu linç kampanyasını yürütenler, evrensel sendikal ilkelerle hareket eden sendikaların üyelerinin hak ve menfaatlerini arama hakkını linç kampanyalarıyla, baskıyla ve tehditle engelleyemeyeceklerdir. Saygılarımızla.14.12.2018

Belediye-İş Sendikası

 

GÜNDEM