Aileleri ile birlikte milyonlarca emekçiyi ilgilendiren taslak; kapalı kapılar ardında, tarafların görüşleri alınmadan, tartışılmadan, tek taraflı olarak "her şeyi ben bilirim, ben yaparım" anlayışıyla hazırlanmıştır.
Söz konusu taslak, hazırlanışı itibariyle bile anti-demokratiktir.
Bu taslak; Hükümetin 2003'ten bu yana uyguladığı; yeni rant alanları yaratarak, örgütsüz, kontrol edilebilir bir istihdam yapısı oluşturma ve emekçilerin alınteri üzerinden yandaşları zenginleştirmeye dayalı taşeron sisteminin artık sürdürülemez hale geldiğinin, hatta iflas ettiğinin açık kanıtıdır. Ancak Hükümet, yandaşlar için rant kapası olan ve emekçileri köleleştiren taşeron sisteminden vazgeçmeye niyetli değildir.
Hükümet, bu nedenle; yıpranan, tepki çeken taşeron kölelik sistemini yeniden parlatmak, sömürü ve talanı gizlemek için; bir algı yönetimi yaparak doğruyu yanlış, yanlışı doğru göstererek, cilalayıp yeniden ve daha geniş, yaygın bir şekilde pazarlama gayreti içine girmiştir.
Hükümetin, hazırladığı taslağı önce basınla paylaşıp, sendika ve konfederasyonlardan ve emekçilerden gizleme gayretinin arkasında yatan da; niyetinin teşhir edilmesinden duyduğu korkudur.
Hükümet taşeron işçisine haklar veriyorum aldatmacasıyla, tüm işleri taşerona açmaktadır.
Söz konusu tasarı, kamuda hiçbir işçiye kadrolu, güvenceli bir iş imkanı sunmamaktadır.
Tasarı mevcut yasal düzenlemelerde yer alan ve taşeronlaşmaya ilişkin kısmi, yetersiz sınırlandırmaları da ortadan kaldırarak taşeronlaştırmayı daha da yaygınlaştırmaktadır.
Nitekim taslakla, yürürlükteki 4857 sayılı İş Kanunun 2'nci maddesi ile düzenlenen;
İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemeyeceği, v.b kısmi sınırlandırıcı hükümler bile tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Bu hükmün ortadan kaldırılması, bütün işlerin taşerona verilmesinin önünü açacaktır.
Bunun açık anlamı şudur:
Eğer taslak bu haliyle yasalaşırsa; kamuda asıl işlerin taşerona verilmesi önündeki tüm yasal ve yargısal engeller tamamen ortadan kaldırılmış olacaktır.
Basına yansıdığı kadarıyla yeni haklarmış gibi sunulanlar ise; taslağın amacını gizlemeye ve olası tepkileri engellemeye yöneliktir ve mevzuatımızda da halihazırda varolan düzenlemelerdir.
Bugün taşeron işçisi; ücretini, yıllık iznini ve kıdem tazminatını alamıyorsa; Anayasal ve yasal sendikalaşma hakkını, örgütlenme hakkını kullanamıyorsa bunun kaynağı; Türkiye'nin yasa devleti olmasına rağmen hukuk devleti olmamasıdır. Bu durumu düzeltecek makam ise herkes tarafından bilinmektedir.
Yaratılan sahte umutlarla, boş vaatlerle; taşeron işçilerin sendikalı, güvenceli iş talepleriyle, beklentileriyle ve umutlarıyla oynamaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
Milyonlarca işçiyi köleleştiren, örgütsüzleştiren taşeron düzeni derhal kaldırılmalıdır.
Belediye-İş Sendikası