ffa41
Basın Açıklaması-EMEKÇİLERİN ÖZGÜR SENDİKA SEÇME HAKKINI KULLANMASI; BASKI VE TEHDİTLE ÜYE KAYDEDEN YANDAŞ HAK-İŞ’İ KORKUTTU.

EMEKÇİLERİN ÖZGÜR SENDİKA SEÇME HAKKINI KULLANMASI; BASKI VE TEHDİTLE ÜYE KAYDEDEN YANDAŞ HAK-İŞ’İ KORKUTTU.

Yerel seçim biter bitmez, daha bazı belediye başkanları mazbatalarını bile almadan, yandaş Hak-İş “üyelerimize baskı yapılıyor” yaygarası kopardı. İşçi hakları ile ilgili tek haber yapmayan yandaş basın da bu yalan korosuna katıldı. Grev yasaklamaları dışında sendikal hakları ağzına almayan devlet yetkilileri, işçi haklarından, güvenceden bahsedip, “devletin tüm kurumlarını harekete geçirmekten” bahseder oldular.

Adaletsizliğin en büyüğü adil olmayıp, adil gibi görünmektir.

Yıllardır sağır sultanın duyduğu yandaş sendika baskılarını duymazdan, görmezden gelenler, bugün “sendikal baskı” iddialarını araştırmak üzere belediyelere müfettiş üstüne müfettiş gönderiyor.

 Kendi gözündeki çöpü görmeyenler, elin gözündeki merteği arıyorlar.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde mazbata verilmeden kısa süre önce, isimleri cisimleri belirli, amir ve müdürler “tüm işçiler derhal Hak-İş’e bağlı sendikalara geçecek” e-postaları atıp, açıkça kanunsuz emir vererek suç işlediler.

Sendika baskısı iddiasında olanlar; sus pus bir şekilde, “görmedim, duymadın, bilmiyorum” diyerek üç maymunu oynadılar.

Bizler; İstanbul’da, Kocaeli’nde, Ankara’da, Menderes Türel dönemi Antalya'sında, Düzce’de, Niğde’de, Isparta’da, Erzurum’da, Bolu’da, İstanbul Esenyurt’ta, Samsun Çarşamba’da ve daha pek çok yerde yandaş Hak-İş’e üye olmaya zorlanan üyelerimizin yaşadığı zulmü unutmadık.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde İSU Temsilcisi Havva kardeşimizin 2009 yılında, Belediye-İş’ten istifa etmediği ve yandaş Hak-İş’e üye olmadığı için, engelli olmasına rağmen, evinden kilometrelerce uzağa sürgün edilmesini ve bugün “sendikal baskıdan” bahsedenlerin o gün yandaş Hak-İş’in işbirlikçileri olduğunu unutmadık.

Çok değil daha beş sene önce, Ak Partili Menderes Türel dönemi Antalya Büyükşehir Belediyesi'nde üyelerimizin yandaş Hak-İş'e üye olmaları için yapılan zulmü unutmadık. Sendikamızdan istifa etmedikleri için; servis aracı verilmeden 3 saat mesafedeki işyerine sürgün edilenleri, Antalya’nın bir ucundan diğer ucuna sürgün edildiği için yenidoğan bebesine günde bir kez süt vermek zorunda kalan, sütü kesilen anaları, sendika değiştirme baskısı karşısında sinir krizi geçirenleri, hastalananları ve yuvası dağılan aileleri unutmadık.

Hak-İş anlayışı ve onun işbirlikçileri, yaptıkları zulümleri bilmiyormuş gibi yapıp işi yüzsüzlüğe vurabilir, ancak vicdan sahibi olan Antalyalılar, belediye emekçileri, bu yaşananları unutmadı.

Biz hiçbir zaman kula kulluk etmedik.

Belediye-İş olarak, bizim alnımız da mazimi de açık. Biz hiçbir zaman kula kulluk etmedik. Biz hiçbir zaman aklımızı kiraya vermedik. Biz hiçbir zaman dünün hocası, yarının darbecisiyle hatıra fotoğrafı çektirmedik. Ancak her ne olursa olsun, haksızlıklar karşısında da susmadık. Dün Isparta’da, Düzce’de üyelerimize baskı yapanları, davaları on yıl sürse de mahkûm ettirdik. Bugün de tüm ilgilileri uyarıyoruz, "her kim verirse versin, kanunsuz emri uygulamak suçtur.” Dün kanunsuz emirleri uygulayanların, bugünlerde içine düştüğü ibretlik durumları tüm kamuoyu görüyor.

Yandaş Hak-İş neden sendika baskısı var yaygarası koparıyor?

Hak-İş/Hizmet-İş’in amacı; yıllarca işveren desteğini arkasına alarak işçilere yaptığı baskı ve zulmü gizlemek, özgür sendika seçme hakkına müdahale ederek istifaları ve çözülmeyi önlemektir. Bunun için, yandaşlık yaptıklarına yalvararak, baskı algısı yaratarak, “mağduru” oynayıp yeni bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Ancak güneş balçıkla sıvanmaz.

Sendika seçme özgürlüğünü kullananları, “sendika baskısı” var diyerek baskı altına almak isteyenler, aynaya bakınca baskıyı yapanların suretleriyle karşılaşacaktır.  Eğer aynada bir suret görmüyorlarsa, bu aynanın bozukluğundan değil, kendilerinden kaynaklıdır.

Dün "partinin, iktidarın sendikasıyız" diyerek bazı belediye başkanları eliyle siyasi baskıyı yaptıranlar, bugün utanmadan, arlanmadan yüzsüzce baskıdan bahsediyor. Bu ne arsızlık bu ne yüzsüzlük. Yandaş Hak-İş anlayışı bu yaptıklarıyla, şairi bir kez daha doğruluyor. Bu ülkede her şey olunuyor ama rezil olunmuyor.

Dün çalışanlar bizi tercih ediyor diyerek kibirle kasılarak gezinenler, "her istediğimizi yaptırırız, iktidar bizde" diyerek millete tepeden bakıp, işyerlerine uğramayanlar, arkalarındaki destek çekilince oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi ağlaşıyorlar. Biraz olgun olun, gerçeği kabul edin.

Bugün yaşananlar, dün baskıyla, tehditle özgür sendika seçme hakları ellerinden alınan emekçilerin, 31 Mart yerel yönetim seçimleri ardından oluşan demokratik ortamda, "özgür sendika seçme" haklarını kullanmasından ibarettir.

Belediye emekçileri yandaş Hak-İş'e sadece küçük bir fiske atmıştır. Eğer yandaş Hak-İş, emekçilerden Osmanlı tokatı yemek istemiyorsa, arsızlığı, yüzsüzlüğü ve zeytinyağı gibi su üstüne çıkmayı bir tarafa bırakmalı, hazmetmeyi öğrenmelidir.

Yandaş Hak-İş’in bugün yaşadığı hazımsızlık, dün yediklerinin, bugün bünyelerine verdiği rahatsızlıktandır. Hak-İş anlayışı, sağa sola çamur atmayı bırakıp, emekçilerin kararına saygı duymayı, sendikaların herhangi bir partinin, yapının yandaşı, arka veya ön bahçesi olmaması gerektiğini yavaş yavaş da olsa öğrenmelidir.

Algı operasyonu yaparak, yaygara koparıp, yandaş yapıları harekete geçirip, “mağdurum da mağdurum” diyerek olmayan bir şeyi varmış gibi gösterip, üyelerimiz üzerinde baskı kurmak da “sendika seçme özgürlüğü”ne açık müdahaledir. Türk Ceza Kanunu’nun 118. Maddesine göre suçtur. Saygılarımızla. 14.05.2019

Belediye-İş Sendikası

 

GÜNDEM