Soma’da bundan tam 10 yıl önce 301 maden emekçisi kar hırsının, kuralsızlığın, insanlık dışı çalışma koşullarının kurbanı oldu. Cumhuriyet tarihinin bu en büyük işçi katliamında hayatlarını kaybeden emekçilerle birlikte aileleri, sevdikleri de nefessiz ışıksız kaldı.
Soma katliamında 301 maden emekçisi göçük altında kaldı, aradan geçen 10 yılda ise yaşanan adaletsizlikler, hukuksuzluklar madencileri ve ailelerini defalarca öldürdü.
Önce davaya bakan mahkeme başkanı ardından heyet değiştirildi, kararlar defalarca bozuldu. Yargı süreci türlü yollarla uzatıldı. Faciada sorumluluğu bulunan kamu görevlileri 10 yıl sonra ilk kez hakim karşısına çıksa da henüz bir sonuç çıkmadı. Emekçileri savunan avukatlar hapse atıldı. Soma Davası’nda tutuklu kimse kalmadı. Gelinen noktada, Yargıtay’ın onaması halinde Maden Sahibi ölen her bir madenci için sadece 8 gün hapis yatmış olacak. Kısacası, kömürün karası vahşi kazanma hırsına kurban edildi.
Suçluların hukuksuzlukla cesaretlendirildiği, yargının kar hırsının, rantın teşvikçisi olduğu bir düzende, yeni facialar olmaması beklenemezdi. Geçtiğimiz şubat ayında Erzincan’ın İliç ilçesinde yaşanan altın madeni faciası da tıpkı Soma gibi bilimden, denetimden uzaklaşıldığı, rantın teşvik edildiği bir ortamda yaşandı.
İş sağlığı ve güvenliğinin olmadığı, hukuksuzluğun genel kural haline geldiği bir ortamda her maden yeni Somalara yeni İliçlere gebedir. İşte tam da bu nedenle madenler rant hırsından uzaklaşarak kamulaştırılmalı, taşeron çalışma yasaklanmalı ve iş sağlığı ve güvenliği zorunlu hale getirilmelidir.
Tüm bu gerçekleri ve Soma’da yaşamlarını yitiren 301 madenciyi ve katliamlarda yaşamlarını yitiren tüm emekçileri unutmadık, unutturmayacağız.
Belediye-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu