Deprem Gerçeğiyle Sarsıldığımız Bir Yıl Daha Geçirdik:
“Rant politikalarını bırakmadan, bilimi, aklı, doğayı önemseyen şehirleri kurmadan ülkemizin afet üssü olmasını engelleyemeyiz”
Kocaeli, Gölcük, Düzce, Sakarya, İstanbul ve Yalova’yı yıkan, 17 bin 480 insanımızın ölümüne, binlerce kişinin yaralanmasına neden olan sayısız insanı da evsiz bırakan büyük Marmara Depremi’nin üzerinden tam 24 yıl geçti.
Büyük afetler yaşandıkları zaman günlerce gündemde kalıp tartışılsa, konunun uzmanları tek tek yapılması gerekenleri sıralasa da gündem değişip aradan zaman geçince siyasi iktidarın üzerine düşeni yapmadığını benzer bir afet yaşanınca görüyoruz.
Bu yıl Şubat ayında meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında ülkemiz insanı yine büyük bir acıyla sarsıldı. Binlerce vatandaşımız iyi denetlenmeyen, yapı kalitesi kötü binaların altında kalırken, yardım bekleyen yine sayısız insana ulaşmak için bile afetin hazırlığının yapılmadığını ekranlardan izledik. Bu da bize bir kez daha gösterdi ki; deprem, sel, yangın gibi doğa olaylarının afete dönüşmemesi için ancak ülke çapında alınması gereken önlemler alınmamış, ancak iktidarın gücüyle yapılabilecek bütünlüklü planlar yapılmamıştı.
Türkiye’nin deprem gerçeği değiştirilemeyeceğine göre tek çıkış yolu planlı, doğaya uyumlu, rant tuzağına düşmeyen şehirleri seferberlik halinde ve devletin büyük organizasyonuyla kurmakken, geçen yıllar içinde taş üstüne taş konulmamaktadır.
Bilim, büyük depremlerin kapımızda olduğunu her gün bize hatırlatırken, bu ülke insanının sağlıklı, ulaşılabilir, afetlerden etkilenmeyen konutlarda yaşama, yeni bir anlayışla oluşturulmuş şehirlerde yaşama hakkı var. Ülkemizdeki sağlıksız yapı stokunu yenilemek, güvenli hayat alanları inşa edilmesini sağlamak ve yapılan yapıları denetlemek genel ve yerel iktidarların görevidir. Buna karşılık ülkemizi depremler, seller, yangınların afet üssü haline getiren günü kurtarmayı düşünen siyasiler ve onların izledikleri politikalarıdır. Bugün bu anlayış değişmezse, yarın yaşanacakları tahmin etmek güç değil. Her yıl bir yenisi eklenen afet tablosunu değiştirmenin tek yolu, siyasi iktidarın bütünlüklü bir afet politikası oluşturmasıdır.
17 Ağustos’un 24. Yıldönümünde izlenilmesi gereken tek yolun bütünlüklü, bilimsel, ranttan uzak politikalar olduğu gerçeğinin altını bir kez çizerken, bir kez daha deprem ve afetlerde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Unutmadık, unutturmayacağız…
Belediye-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu