“Belediyecilik hizmeti bir bütündür. Belediye emekçilerini farklı işkollarına ayırmak, kaosa, çatışmalara yol açacak, iş barışını bozacaktır”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı seçimlerden önce alelacele adeta yangından mal kaçırırcasına İşkolları Yönetmeliği’nde değişiklik yaptı.
Bugünkü Resmi Gazete’de yayınlanan “İşkolları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” değişikliğiyle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, aleyhine sonuçlanan yüzlerce yargı kararını ortadan kaldırarak belediyecilik hizmetini de belediyede çalışan emekçileri de farklı işkollarına dağıtarak parçalamak, Genel İşler işkolundaki sendikaları etkisizleştirmek ve ortadan kaldırmak istiyor.
Bakanlığın yanlış kararlarla yıllarca yapboz tahtasına çevirdiği Genel İşler İşkolu yargı kararları ile görece daha istikrarlı hale gelmişken, bu yönetmelik değişikliği ile yeniden Genel işler işkolu kaosa ve istikrasızlığa sürüklenecektir.
Bakanlık bir kez daha hata içindedir. Belediyecilik hizmeti bir bütündür. Belediye emekçilerini farklı işkollarına ayırmak, kaosa, çatışmalara yol açacağı gibi iş barışını da bozacaktır.
Bugün Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelik, Bakanlık tarafından görüş için 7 Nisan 2023’de Türk-İş’e gönderilmiş, Türk-İş de 12 Nisan’da üye sendikalara göndererek sadece 2 işgünü süre tanıyarak görüş istemiştir.
Sendikamız da 17 Nisan’da Türk-İş’e verdiği cevapta; yönetmeliğin, yargı kararlarını ortadan kaldırmayı hedeflediğini, işkolunu kaosa sürükleyeceğini, dolayısıyla emeğin birliğini bölerek hak kayıplarına yol açacağını belirtmiştir.
Sendikamız yönetimi yazılı uyarıyla da yetinmeyip, Türk-İş Yönetimi ile yaptığı yüz yüze görüşmede de sözlü olarak görüşlerini iletmiştir. Sendikamızın görüşü Türk-İş yönetimi tarafından dikkate alınmamıştır.
Bir cinayet işlendiğinde, “bu cinayet kime yarar” diye sormak ne kadar anlamlı bir soruysa, işlenen bu emek ve hukuk cinayetinin de kime yaradığını sormak o kadar haklı bir sorudur.
Yönetmelik değişikliğiyle işlenen bu emek ve hukuk cinayeti, öncelikle aleyhindeki yargı kararlarını işlemez hale getiren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na, sonra da kendi çıkarını düşünen Türk-İş yönetimine yaramaktadır.
Bizler ülkede seçimlere günler kala, yandaşlara verilen milyarlık ihaleleri, ballı imar izinlerini deveyi hamuduyla yutanları, üç beş maaşına bir maaş daha ekleyen bürokratları, kamu mallarını hortumlayanları gördük, duyduk.
Bakanlıkla işbirliği yapan Türk-İş Yönetimi sayesinde de öncelikli görevi, emekçilerin hak ve menfaatlerini korumak, emekçilerin birliğini, emeğin örgütlü gücünü savunması gerekenlerin kendi çıkarları için emekçilerin birliğini dağıtıp, emekçilerin ekmeğine kan doğradığını da gördük.
Biz kırk kişiyiz birbirimiz biliriz. Hiç kimse nohut kadar aklıyla, emekçilerle alay etmesin.
Yargı kararlarını yok sayarak hukuk dışı yönetmeliklerle, yüzbinlerce emekçiyi bölüp onların ekmeğini çalamazsınız.
Kendi küçük menfaatleriniz için yüzbinlerce işçiyi küçük parçalara bölüp ekmeğiyle oynayamazsınız. Yaptım oldu, diyerek bu işten sıyrılamazsınız.
Lafa gelince dinden, imandan, kul hakkından bahsedenlere sesleniyoruz. Sizin dininiz de imanınız da, ahlakınız da çıkarınızın başladığı yerde bitiyor.
Türk-İş, sendikal ilkelere bağlı, yüzü sınıfa ve emekçi halkımıza dönük, ondan güç alan bir anlayışla yönetilmesi gereken bir örgüttür.
Türk-İş gibi büyük bir kurumu, kendi çıkarlarınız için bürokrasinin arka sokaklarında çıkardığınız yönetmelikle itibarsızlaştırmaya hakkınız yok.
Ahlakın, hakkaniyetin olmadığı yerde barış da yoktur. Sendikamız bu emek ve hukuk cinayetinin faillerini teşhir etmeye devam edeceği gibi, bu hukuksuzluğu gidermek için her düzeyde mücadelesine devam edecektir.
Saygılarımızla.
Belediye-İş Sendikası